Bir öğleden sonra
Kızılırmak’ın kenarın da ELİZ’le dolaşmaya çıkmayı planlıyordum. Tam Eliz’le
dolaşmaya çıkacaktım ki omzuma bir uğurböceği kondu. Sizin çocukluğunuzu bilmem
ama biz çocukluğumuzda omzumuz konmasını boş verin kendimiz arardık uğur
böceğini. Avucumuza alıp parmaklarımızın arasında dolaştırır mutlu olur sonra
getireceği uğurun hayalini kurardık. Çocuk aklı çocuk yüreğinin temizliği… ne
derseniz deyin ama alabildiğine masumdu her şey… hayaller umutlar düşler
alabildiğine masumdu.
Birden aklıma gelen çocukluk günlerinin ardından. Eliz’le planladığım gezintiye başladım. Mart ayında Kızılırmak’ın kenarın da dolaşmak için hava güzel bile sayılırdı. Çok günlük güneşlik değildi belki hatta kapalı idi ama en azın dan 2-3 hafta evvelki diz boyu kar yoktu. Geceden başlayıp sabaha 40 cm olan kardan eser bile yoktu. Bahar hafifte olsa kendini hissettiriyordu. Yeşilin tonları Kızılırmak’ın kenarını kaplamaya başlamıştı.
Eliz le beraber gezintimizde başlamıştı artık. Biraz doğanın kıpırdanışı canlanışı belki biraz evvelki uğur böceğinin verdiği tatlı bir huzurla Kızılırmak’ın coşkulu akan suyunun kenarının da gezerken birden genelde benim konuştuğumu Eliz in ise daha çok sessizce beni dinlediğini fark ettim bu güzel kızın birazda kibarlıktan olsa gerek hiç söylendiğini de duymadım. Bende sanki baharla birlikte coşan tabiat gibi durmaksızın bir şeyler mırıldanıp duruyordum. Sanki benim de duygularım coşmuştu. Tatlı bir tebessüm vardı yüzümde bu tebessüm de yüreğimden sirayet etmişti.
Ne denini düşünmekten vazgeçtim o an bu tebessümün. Önemli olan tebessüm ediyor olmamdı. Ve bu çok hoşuma gitmişti. Birden Eliz e dokunmak geldi içimden boynuna
dokunmam onu da mutlu etmiş olmalı ki hiçbir itirazını görmedim hem artık Eliz le daha da yakındık. Dakikalar geçmiş gezinti bitmiş ve yola çıktığımız yere dönmüştük.
Tam bu güzel gezinti için Eliz e teşekkür ederken bir uğur böceği daha gördüm neler oluyor bilmiyorum bir günde bu kadar çok uğur böceği insanın etrafını sarar mı?
Sanırım uğurlar geliyor bana. Bu heyecan deminki o uzun gezintinin bacaklarım da ki ağrısını unutturmuştu bana. Uğurlar geliyor ve umut doluyor içime…
Umarım sizin için de her yeni gün uğurlu olur ve umut dolu olur.
Birden aklıma gelen çocukluk günlerinin ardından. Eliz’le planladığım gezintiye başladım. Mart ayında Kızılırmak’ın kenarın da dolaşmak için hava güzel bile sayılırdı. Çok günlük güneşlik değildi belki hatta kapalı idi ama en azın dan 2-3 hafta evvelki diz boyu kar yoktu. Geceden başlayıp sabaha 40 cm olan kardan eser bile yoktu. Bahar hafifte olsa kendini hissettiriyordu. Yeşilin tonları Kızılırmak’ın kenarını kaplamaya başlamıştı.
Eliz le beraber gezintimizde başlamıştı artık. Biraz doğanın kıpırdanışı canlanışı belki biraz evvelki uğur böceğinin verdiği tatlı bir huzurla Kızılırmak’ın coşkulu akan suyunun kenarının da gezerken birden genelde benim konuştuğumu Eliz in ise daha çok sessizce beni dinlediğini fark ettim bu güzel kızın birazda kibarlıktan olsa gerek hiç söylendiğini de duymadım. Bende sanki baharla birlikte coşan tabiat gibi durmaksızın bir şeyler mırıldanıp duruyordum. Sanki benim de duygularım coşmuştu. Tatlı bir tebessüm vardı yüzümde bu tebessüm de yüreğimden sirayet etmişti.
Ne denini düşünmekten vazgeçtim o an bu tebessümün. Önemli olan tebessüm ediyor olmamdı. Ve bu çok hoşuma gitmişti. Birden Eliz e dokunmak geldi içimden boynuna
dokunmam onu da mutlu etmiş olmalı ki hiçbir itirazını görmedim hem artık Eliz le daha da yakındık. Dakikalar geçmiş gezinti bitmiş ve yola çıktığımız yere dönmüştük.
Tam bu güzel gezinti için Eliz e teşekkür ederken bir uğur böceği daha gördüm neler oluyor bilmiyorum bir günde bu kadar çok uğur böceği insanın etrafını sarar mı?
Sanırım uğurlar geliyor bana. Bu heyecan deminki o uzun gezintinin bacaklarım da ki ağrısını unutturmuştu bana. Uğurlar geliyor ve umut doluyor içime…
Umarım sizin için de her yeni gün uğurlu olur ve umut dolu olur.
ÇağlayanB
ben&eliz