28 Şubat 2013 Perşembe

ÇOK ÇEKİCİ SİNİZ


Biz küçük iken küfür etse idik kesin ağzımıza biber sürülürdü... Küfretmek ayıptı. Bildiğiniz AYIP. Hiç hoş karşılanmazdı... Hoş halada çok hoş karşılandığını düşünmüyorum ama küfür edenler sanki çoğaldı.
Daha doğrusu artık kadınlar kızlar da bu küfürlü konuşma furyasına katıldı.
Hani bu arada bir sinirden ağzın dan kaçırmak değil... bildiğin konuşma tarzı küfürlü konuşma tarzı. Bu kadar küfürlü konuşunca bu kızlar daha çekici falan olduklarını mı sanıyorlar? Yada neyi ispat ettiklerini düşünüyorlar erkek egemen topluma baş kaldırdıklarını falan mı sanıyorlar?
Anlamış değilim!
Eğer çekici falan olduklarını sanıyorlarsa kesin aldanıyorlar çekici değil ama itici olmayı başarıyorlar... konuşmayı bilmeyen bir kadın çekici olabilir mi? Zarafetten nasibini almayan kadın çekici olabilir mi? Erkek egemen topluma başkaldırı ise bu? Bence o da değil erkeklerde daha çok görülen kötü bir davranışa daha çok pirim vererek erkek egemen topluma başkaldırılmaz...
Bu şekilde erkek hegemonyasına katkı sağlarsınız.
Arada bir ağzınızı bozmanız dan bahsetmiyorum ama sürekli o şekilde konuşan kadınlar gerçekten çok itici siniz.
Ve elbette KÜFÜR EDEN BİR KADIN DAN DAHA İTİCİ OLAN BİR KADINA KÜFÜR EDEN ERKEKTİR.
Diye düşüyorum sevgili okur ...
ÇağlayanB


21 Şubat 2013 Perşembe

UZUN LAFIN KISASI KALİTE !


Kalite...
Ah KALİTE... Aslın da ne önemli şey... Yani nitelikli olmak...
Belki de yaşamda ki en önemli şey. Düşünsenize; Ne kadar nitelikli bir yaşam sürerseniz aslın da o kadar kıymetli insan olursunuz.
Donanımlı, bilgili, kibar, kültürlü, dürüst,
Ve ilişkilerde böyle olmalı değil mi?
Dostluklarınız, arkadaşlıklarınız, aşklarınız, evlilikleriniz, iş hayatınız her şeyi kaliteli yaşamalı insan... her şeyi ve her ilişkiyi,
Yaşamış olmak için yaşamamalı insan kaliteli değilse yaşanılan kopmalı insan... Kaliteli olması gereken yaşamınız dır. Kişiliğiniz sizin nitelikleriniz dir. Yoksa sahip olduklarınız değil. Sahip olduklarınız sadece araçtır.
uzun lafın kısası kaliteli değilse yaşanılan yaşanmamalıdır.
ÇağlayanB.

10 Şubat 2013 Pazar

YAŞAM... "Otur ve İtaat Et"

Sözde hepimiz kendine ait bir yaşam sürüyoruz yaşam sürdüğümüz kesin de kendimize ait bir yaşam mı? Kimlerin yaşamı sadece kendisine ait acaba? Başınızı arkanıza yaslayın gözleriniz kapatın ve düşünün acaba bu yaşam ne kadar size ait yaptıklarınızın ne kadarı sizin için. Yaptıklarınızın hangileri sizler için. Yani mutluğunuz için veya sizi mutlu edecekler için? Bir düşünün bakalım sizi mutlu edeceklerini düşündüğünüz ne kadar şeyi yapabiliyorsunuz. Kaçımızın aklında sizi hayallerinize taşıyacak başka şeyler yapmak var. Yaptıklarımız için hep bir mazeretimiz hep bir sebebimiz var ve onların çok büyük bir kısmı kendimiz için değil ve sorumluluklarımızda var bizim değil mi? Annelerimiz, babalarımız, eşimiz, çocuklarımız, çevremiz dostlarımız arkadaşlarımız işimiz. Ya onlar bizden bir şeyler bekleyip istiyor ya da biz onlardan bir şeyler istiyoruz ne hayatımızı yaşıyoruz ne de başkalarının hayatlarını yaşamasına izin veriyoruz. Ne biz mutlu ne onlar. Ne onlar yaşadıkları hayatın kendilerinin olmadığın sorguluyor nede bizler kendi hayatımızın bizim olmadığını. Eğer yaşamak istediğimizi yaşayamıyorsak neyi yaşıyoruz…
Gerçekten biz neyi yaşıyoruz.
Bu yaşam kime ait kimin bu yaşanılan yaşam bir başkasının bize giydirdiği bize ait olmayan 
emanet bir kıyafet gibi üzerimize giydirilen.  Ne acı aslında çoğumuzun üstünde emanet giysiler var. Ve çoğumuz bunun farkında değil. Öğretilenleri sorgulamamışız ki yaşamımızı sorgulayalım zaten sorgu sual bizim kültüre ters İTAAT kültürü bizimki KABUL edeceksin ve verilenle idare edeceksin. Bilgi edinme düşünme yargılama sorgulama falan bunlarda ne imiş ne garip kelimeler yıkıcı evet yıkıcı bu kelimeler… Onca yıllık değerleri hiçe saymak “Eski köye yeni adet getirmek” yada “İcat çıkartmak” bizim yaşamımız da bunlara yer yok. “otur ve itaat et”
Yanlış bildikleriniz doğru, Doğru bildikleriniz yanlış, demenin peşinde değilim sadece sizi mutlu edenin ne olduğunu bilin ona doğru yürüyün yelken açın kanat çırpın nasıl giderseniz gidin başkalarının kabul ettiği genelde herkesin kabul ettiği doğrulara uymak gibi bir mecburiyetiniz yok sizin. Bunun farkında olun yeter, mutluluktan daha doğru hiçbir şey yok çünkü. İki seçeneğiniz var işaretleyebileceğiniz. Mutluluk veya mutsuzluk seçim kolay seçin işte… Seçimi siz yapın sonrada sakın başkasına mutsuzluğunuzun sebebini yüklemeyin… Bilin ki seçiminizi yaparken dürüst olmak yeterli olacak böylece kazanan hep siz olursunuz çünkü dürüst olduğunuzda başkalarının mutsuzluğu sizlere yüklenmez. Sakın bencil bir bakış gibi yorumlamayın unutmayın mutlu olduğunuzda çevrenize daha faydalı olacaksınız.
Evet işte tercih zamanı… Tabi ki yapmak isterseniz
Tekrar düşünün…
Omuzlarınızda taşıdığınız yüklere bir bakın hangisini taşımak istiyorsunuz?
Şimdi “ayıklama zaman”ı size yük olmanın dışında katkısı olmayanlara veda edin. Size mutluluk verenlere sahip çıkın ve mutlu olmak için yeni sebepler varsa onları sırtlanın. 
Bunlar benim doğrularım sizin farklı doğrularınız elbette vardır. Seçimleriniz de size mutluluk getirsin. Her seçimimiz doğru olmazsa da dert etmeyin, hiç olmasa kendi istediğinizi yaşamış oluruz, bir başkasının ki değil.
ÇağlayanB