27 Aralık 2012 Perşembe

BU YIL MUTLU OLMAK İÇİN PLANINIZ NE ?


BU YIL İÇİN PLANINIZ NE?
Mutlu olmak için ne planladınız… Yeni bir araba yeni bir ev daha şık kıyafetler…  Sizi bu yıl daha mutlu eder mi?  Noel baba dan ne istiyorsunuz bu sene? Hadi düşünün!  sizi ne MUTLU EDER? onu isteyin…
Ben istediklerimi sıraladım…
Hayatım da ki tüm kullanmadığım eşyaları giymediğim kıyafetleri… atmayı istedim. Ayrıca 3-5 defa kullanıp unutacağım yeni eşya ve birkaç kez giyip unutacağım yeni kıyafet alma dürtüsünden de kurtulmak istedim. Pek tabi ki gereksiz, varlığı ile huzur mutluluk vermek yerine gerilim ve mutsuzluk veren insanlardan da kurtulmayı istedim
Fazla insan fazla eşya ve özentilerle kurgulanmış bir ego insanı mutlu etmiyor…  Bu yıl sahte cennetten kurtulun dostlar…
ÇağlayanB.

13 Aralık 2012 Perşembe

HAYATIN İLHAMI


Bir düşünün…
Hayatınıza birisi öyle bir giriyor ki hiç ummadığınız anda, hiç beklemediğiniz bir biçimde birden bire ve nasıl olduğunu anlamadan.
Sonra birden hayat size daha güzel hatta daha kolay gelmeye başlıyor. Daha bir zevkle güne başlıyorsun. Daha neşeli daha mutlusun. Hem daha toleranslı daha anlayışlısı olmaya başlıyorsun. Çevrene karşı, daha kibar daha özenli davranmaya çalışıyorsun.
 Aslında olan sadece şu;
Birisi sana yaşamın ilhamını veriyor. İşte birisi sana bu ilhamı veriyor ve yaşama sevincini artırıyorsa bil ki o kişi doğru kişi değil… İşte O en doğru kişi.
ÇağlayanB

6 Aralık 2012 Perşembe

HEYHAT ! İŞTE HAYAT ...


Hayat… Belki de sadece tercihler meselesi…
Sadece onların çizimleri, tercih ve tercihin çizdiği yol… İş, aşk, sağlık … diğerlerini siz sıralayın… Ardından tercihinizle yapacağınız iş, tercihinizle koruyacağınız sağlığınız veya koruyamayacağınız,  ve de … Tercihinizle yaşadığınız aşklarınız, ya da yaşamadığınız… Aşkınızın geleceğiniz olması da tercihiniz yada aşkınızın geçmişiniz olması da… Hayat sadece tercihleriniz… Heyhat işte size hayat.
ÇağlayanB

19 Kasım 2012 Pazartesi

DELİ SAÇMASI !



Geçen Pazar bir kokteyl de birileri ile tanıştım içlerinden biri hayat hikayesin den bahsediyordu. Elbette konuşmayı bildiğim kadarda dinlemeyi bildiğim için dinledim. 

Kendi özelinde bir şeyi anlattı ikinci çocuğu olduktan hemen sonra boşandığını söyledi. Lafın gelişi bir şey söyleriz ya ikinci çocukta kurtarmadı evliliğinizi demek dedim ve aldığım cevap çok ilginç geldi bana “ben zaten boşanacaktım. Bir çocuk daha istiyordum onun için bekledim.?? İkincisi oldu boşandım.” Cevap buydu.  

Sonra düşündüm hep kendi kendime sorup nasıl yapıldığına anlam veremediğim şeyler aklıma geldi. Hani unuttunuz belki, Mardin de kırk küsur insanı çoluk çocuk kadın dinlemeden katleden mantığı. Bir gün haberlerde dinlediğim bir anons Adana da üçü çocuk olmak üzere kafalarına sıkılarak öldürülen 8 kişi. Gel de anla bu olayları. Hep nasıl yani nasıl yani bu olaylar hangi mantıkla oluyor. Hangi nefretle oluyor diye düşünüp anlamaya çalışıyoruz. Sonra aklıma kafası sevgilisi tarafından kesilerek öldürülen kız geliyor. (ama yetkilinin biri çıkıp kızına sahip çıksaydın diyebiliyor ailesine ) Yada adamın biri çıkacak bana yar olmayacaksan kimsenin olmayacaksın diyerek “SEVDİĞİ” kızın üstüne benzin döküp yakacak.

Anlamıyorum anlayamıyorum derken anladım. Sorun sevgide sevgisiz insan dünyaya getirirseniz sevgisiz çocuk yetiştirirseniz toplum bundan daha iyi olamaz ve bu bahsi geçen olaylar öyle artar ki şimdi de tv açık bir sürü olay haberlerde cinnet toplumu anlatıyor. Cinnet toplumu olmuşuz... 
E ne olacaktı ki sevgi yoksa nefret yada şiddet olacak çünkü sevginin değil i o duygular önce o insanı yadırgamıştım. Şimdi en azından anlamadıklarımı anlamamı sağladığını düşünüyorum. Sevgisiz çocuk doğurmayı düşünen kadın yada sevgisiz çocuk edinmeyi düşünen adam sevmeyi bilmeyen bencil bireyler yetiştirecek. 

Ama şimdi de düşünüyorum bunca zaman biz böyle kadınları mı kutsadık. Biz böyle kadınları mı önemsedik. Yada siz kadınlar böyle adamlarımı kutsayıp önemsediniz…
Al işte yeni bir çelişki. Çık çıkabilirsen işin için den. 
Sıkıldım. Bu ne? “deli saçması dünya” sıkıldım yazmayacağım. 
ÇağlayanB

13 Kasım 2012 Salı

BEN SENİN İÇİN "OT" DERİM... SONRADA GELİR SULARIM


Hayattan zevk olmayı bilmelisin.
Sabah erken kalkıp işe gitmekten de zevk alacaksın hafta sonu tembelliğinden de…
Ama sadece sabah erken kalkıp işe gitmeyeceksin. Sadece hafta sonu tembelliği yapmayacaksın.
Sabah işe erken kalkıp gitmeli ama iş çıkışı bazen sevgilini takıp koluna gezmelisin, yağmurlu sokaklarda onunla ıslanmalısın. Girmeli bir kitapçıya iki kitap almalısın okuduğun o kitapları arkadaşlarınla değiştirmelisin, sonra da okudukların üzerine konuşmalısın arkadaşlarınla. Sevdiğin sanatçıların cd lerini alıp dinlemeli ruhunu beslemelisin.  Bir kaç dvd kapmalı sinemada kaçırdığın filmi izlemelisin, evinde tembellik yaparken… Eline iki program alıp incelemeli bu hafta hangi tiyatro oyununa hangi sergiye gideceğine karar vermelisin. Kırlarda parklarda yeşil alanlarda dolaşmalı doğanın farkına varmalısın dünyada ki tek canlının insan olmadığının farkına varmalısın.
Ve en sonra ülkeni düşünmelisin ne oluyor neler oluyor nereye gidiyor diye gelecek kuşak ve çocukların nasıl bir ülkede yaşayacak düşünmeli ve bir şeyler yapmalı demelisin sonrada yapmalısın bir şeyleri.
Ama önce biraz kültürlenmeli biraz donanmalısın sonra de donatmaya uğraşmalısın…  Ama fotoroman veya teksas -tommiks okuyarak büyüdüğünü unutmalı ve şimdi izlediğin televole-sabah şekeri programlarını kapatmalısın… Japonya da kişi başına yılda 22, Fransa da 14 kitap düştüğünü  Türkiye de ise kitap başına 6 kişi düştüğünü hatırlamalısın… Donanmaya başlamak için okumaya başlaman gerektiğini bir kez daha fark etmelisin.
Manasız gösterişlerden manasız şatafattan köşe dönmecilikten uzaklaşmalı asıl olanın entelektüel birikim ve bunu topluma aktarabilmen olacağını fark etmelisin
Yani sen;  hükümet destekli,  toki katkılı orman katline izin verilecek beton projeleri üretip arsız çocuklar gibi, bu değil bu değil diye bağırıp ortalıkta dolaşarak, beyaz atın üzerinde dublör kullanılan reklam filmlerinde oynayanların, görgüsüz, estetik yoksunu projelerinden sahip olmayı hayal ettikçe, köşe dönmeci ve gösteriş budalası oldukça sen; Ah be kuzum ah be, Ben de senin için “OT” derim sonrada gelir sularım.
ÇağlayanB

9 Kasım 2012 Cuma

NET OL...


Eskidende sevmezdim gri rengi,
Şimdi de sevmem.
Puslu insanın içini sıkan kapalı ayazı hatta zemheri bir havayı çağrıştırdığın dan değil… Ben aslında bazen o buz gibi zemheri havayı ayazı da severim.
Ama ben net olmayan olayları ve net olmayan insanı sevmem. İşte o nedenle sevmem gri rengi. İçinde az biraz siyah olsun az biraz beyaz olsun ne o öyle... Ya siyah ol ya beyaz… Rengin belli olsun tavrın belli olsun ne olduğun belli olsun gizleme kendini… Hele “ortaya yanar döner karışık” hiç olma…
Net ol  
Bir daha söylüyorum ey dost;
Bulanık olma…  net ol…
ÇağlayanB

4 Kasım 2012 Pazar

KALEM ve CEHENNEM



Allah’ın işine karışmak bana düşmez ama, sanki kalem tutan ellere, bilge kişilere cehennemde daha az rastlanacakmış gibi gelir bana… Belki yanılgı benimki ama bilemiyorum hep düşünüyorum cehennem de kalemin ne işi olabiliri diye bulamıyorum… Cehennem de kim uğraşır ki yazmakla, edebiyatla, şiirle ya da kim bilimle uğraşır ki, cehennem de, düşünüyorum, düşünüyorum… kalemin ne işi olsun cehennem de ….
Zaten cehennem dekiler, önceden üzerleri kalemle çizilmiş veya karalanmış olanlar değil mi?  Öyle ise cehennemde kalemin işi olmaz ki.
Kalem tutan eller bilge kişiler neden olsun ki cehennemde…
ÇağlayanB

30 Ekim 2012 Salı

GİDERKEN...



Ne istiyorsanız onun peşinden gidin… Sakın giderken kalbinizin ufacık bir parçasını ayrıldığınız yerde bırakmayın ya da yola çıktığınızda bir süre sonra karşılaşacağınız kavşakta dönmediğiniz sapakta aklınız kalmasın… Nereye veya neye giderseniz gidin tüm aklınızla ve tüm benliğinizde gidin. Gittiğiniz yerde ancak bu şekilde mutlu olursunuz.  Acabalar kalıyorsa aklınızda sakın yola çıkmayın. Ne oraya gidin nede ona gidin. Acabalarınız varsa; tercihiniz en doğru tercih olsa bile, aklınızı kurcalayan tercihten çok daha iyi olsa bile, bu acabalar sizi mutsuz edecektir.
Onun için;
Ya tüm benliğinizle gidin ya da gitmeyin.
Girdiğiniz yolda nelere sahip olursunuz bilemem ama aklınız da sorularınız olursa o yolda sahip olduklarınızın kıymetini anlayamayacağınızı biliyorum.
ÇağlayanB

23 Ekim 2012 Salı

TUHAF MIYIM BEN ?



Hani herkesin dilinde... "bu şehirden gitmek istiyorum" "bıktım bu koşturmaca dan" "usandım artık"
Buna benzer binlerce cümle sonra... Sonrası aynı, ertesi sabah aynı işyeri, aynı insanlar, aynı çileler, aynı çelişkiler.
Hani
Can Yücel in bir şiiri var.
"Bu günlerde herkes gitmek istiyor
Küçük bir sahil Kasabasına"
....
Diye başlayıp devam ediyor
Ben o şekilde de istemiyorum!
Hep dönüp arkamızı gitmekten bahsediyoruz ve hep gidememekten
Ben öyle uzak bir kasabaya da gitmek istemiyorum.
Sonra oraya yerleşip oraya ait olmakta istemiyorum. Ben ruhumun hiçbir yere ait olmasını da istemiyorum.
Bazen bir ormanda uyanmak istiyorum. Bazen bir deniz kenarın da kimi zaman üşümek kimi zaman terlemek bilmediğim bir iklim de
Yolumu kaybetmek istiyorum bilmediğim büyük şehirlerde. Yada küçücük bir kasabada bir kahvede gözleme yemek ayran içmek.
Ben bir kanun kaçağı gibi hiçbir yerde uzun, uzun kalmadan sürekli yer değiştirmek istiyorum
Hiçbir yere ve hiçbir şeye ait olmak istemiyorum
Tuhaf mıyım ben
Tuhafsam da tuhaf olmak istiyorum
.
ÇağlayanB

22 Ekim 2012 Pazartesi

KENDİN İÇİN ...

Kendin İçin,
Sabah uyandığım an perdeyi açıp dışarıya baktım...sonra araladım pencereyi havanın içeri girmesi için. Ardından tıraşımı oldum. Ve yumurtalı ballı yağlı bir kahvaltı.
Kahvaltı sonrası kahvemi bahçede içtim. Ağır, ağır yudumladım hem kahvenin tadını hem sabahın keyfini çıkarmak için...
İş... evet iş vardı. Koyuldum yola camı hafif araladım, radyoyu açtım, haber maber dinlemedim. Hemen müzik çalan kanallara, hatta öyle melankolik şarkıları bile es geçtim.
Akşam kırmızı şarap ve müzik eşliğinde geçen geceden sonra böyle bir sabaha uyanınca insan hiçbir şeyin keyfini kaçırmasını istemiyor.
Gül bu gün gül. Hatta mümkünse her gün gül. Kimse için bu kadar içten gülemezsin. Kendin için gülersin... gül ki günün güzel geçsin.
ÇağlayanB



18 Ekim 2012 Perşembe

SENİN HİKAYEN



Bazen olmadık bir yerde aklına bir şeyler gelir kısacık bir melodi seni başka, başka yerlere götürür…  yüreğinin içinde rüzgar estirir için üşür yüreğin üşür özlemin aklına gelir.
Ben bu hikayenin kahramanı değilim dersin…
Yazar beni niye bu hikaye ye koydu dersin…
Bu hikaye benim hikayem olmamalı dersin…
Ya da ne den hikayeyi böyle yazdı dersin…
Halbuki sen hikayenin olmazsa olmazı sın dır…
Kahramanı sensindir bu hikayenin. Beğensen de beğenmesen de kahramanı sensin hikayenin, kızdığın yazarın, hikayesinin kahramanı sensin…
Hayatını… beğenmediklerini…  değiştirmek  için bir şey yapmadığın sürece kızdığın beğenmediğin hikayenin kahramanı ve yazarın esiri sensin. Eğer bir gün isyan etme gücünü başkaldırma gücünü bulursan işte o zaman istediğin hikayeyi kendin yazarsın.          
ÇağlayanB

15 Ekim 2012 Pazartesi

BİR SORU VAR AKLIMDA



Bir soru var aklımda…
Nereden geldi aşk dünyaya;
Bizimle mi geldi? Oda Adem ve Havva ile beraber mi kovuldu?  Oda mı cezaya çarptırıldı? O da mı cennetten kovuldu? Belki oda suç işlemişti? Yoksa odamı yasak elmayı dişledi? Ya da Hz. Adem eşine olan aşktan dolayı mı ısırdı yasak elmayı?
Yani Adem’le Havva kovulurken yanlarında mı getirdiler aşlarını? Ve bize hediye mi bıraktılar?        
Ya da cennetten kovulan insanoğlunun yeni Dünyasını cennete veya cehenneme çevirmesi için dünya ya belki tanrı bıraktı aşkı?
Hangisi? 
Acaba aşk cennete mi oksa cehenneme mi götürür sizi?
ÇağlayanB

10 Ekim 2012 Çarşamba

Eğer Birisine Star Denilecekse... !


Bilenler bilir,
En beğendiğim pop sanatçısı Tarkan dır. Yorumuna sahne performansına gerçekten hayranım çok başarılı bulurum. O adamın sahnede devleştiğini düşünürüm. Hemen hemen her tarz şarkıyı söyleyebileceğini düşünüyorum. Zaten daha önce seslendirdiği Türk sanat müziği şarkıları ve Aşık Veysel türküleri ile bize bunu ispatlamıştı. Son olarak seslendirdiği Orhan Gencebay ın şarkısı ile yine aynı lafı söyletti bana "bu adam her tarzı söyler" işte bu ses sayesinde bu adam büyük. Ve bence bu ülkenin en büyüğü vede tek starı.
Sakın bana özel hayatı şöyle böyle demeyin o beni ilgilendirmiyor. Bence sizi de ilgilendirmesin. Adı üstünde "ö zel   ha yat"
Bu yazıyı okuyan birçok  popçu arkadaşım biliyorum birazdan beni arayarak biz şarkıcı değil miyiz diyecekler bende şimdiden cevap vereyim o arkadaşlarıma evet sizde "şarkıcısınız"
ÇağlayanB

5 Ekim 2012 Cuma

En Büyük Askeri DEHANIN Sözleri


Mutlaka şu veya bu sebepler için milleti savaşa sürüklemek taraftarı değilim. Savaş zorunlu ve hayati olmalıdır. Hakiki düşüncem şudur: Ulusu savaşa götürünce vicdan azabı duymamalıyım. Öldüreceğiz diyenlere karşı "ÖLMEYECEĞİZ" diye savaşa girebiliriz. Ancak, ulusun hayatı tehlikeye girmedikçe, savaş bir cinayettir.
M.KEMAL ATATÜRK

1923 Adana 

Kaynak: Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, Atatürk Araştırma Merkezi, C.II Ankara, 1997; S.128




3 Ekim 2012 Çarşamba

Bir ALEX değildi hiç kimse ama ARTIK BÜYÜK DEĞİLSİN KAPTAN


İki gündür bizim takımın taraftarı kendi için de fırtına koparıyor. Mevzumuz  Alex De Souza: Kaptana ayıp ettiğimizi söyleyen o na vedanın bu şekilde olmamasını savunan bir çok arkadaşım var bir çoğuda haklı belki... Ama bu sonu da biraz kendi hazırladı. Kaptan sanki böyle bir sonu istedi. Sanki egolarına yenik düştü. benimkilerde his tabi gerçekliğini test etme imkanım yok elbette...
Son dönemde çubuklu formayı giyen hiç kimseye bu kadar bağlanmadı bu taraftar. Uzun zamandır kimseyi bu kadar sevmedi. Bazı anlar ona da çok kızdık hatta bir kısmımız yuhaladı bile... Herkes bilir oyundan çıkarken yuhalandığı günü;  Aziz başkan susturmuştu tribünü, ayağa kalkıp O nu alkışlayarak...
o günlerden bu güne... tam herkes ona cephe alırken Aziz başkan arkasında durmuş ve tekrar taraftarla onu barıştırmıştı. Bu gün ise bir çoğumuz başkana kızıyor kaptanı yolladı diye. Bir çoğumuzda Aykut hocaya kızıyor kaptanın başını yedi diye. 
Ben çok sevdim kaptanı hiç kimse bir alex değildi bu güne kadar;
Ama Aykut hoca ile aranızda geçtiğini söylediğin konuşmaya kadar çok büyüktün kaptan... "sen çok büyüksün seni idare edemiyorum" demiş midir bilmiyoruz ama dediyse bile bunu açıkladığın için iki kişinin bir birlerine söylediklerini açıklayıp ortalığı karıştırdığın için artık büyük değilsin kaptan. 
Artık sadece" büyük futbolcusun" kaptan;
Yolun açık olsun bize verdiklerin için teşekkürler kaptan
ÇaglayanB

2 Ekim 2012 Salı

EMPATİ… MUTLULUKTUR…





Empati
 
En basit manası ile kişinin kendisini karşısının da ki kişinin yerine koyabilmesi ve kişin karşısın da kinin duygu ve düşüncelerini anlayabilmesi. Olarak tanımlanmakta…
 
Kimilerine göre bu bir yetenek…
Bana göre bu bir tecrübe yani kişilerin zamanla kazanacağını bir beceri… hayat tecrübesi…
 
Ve insanı mutlu edecek en önemli becerilerden biri.
Bir düşünelim… hemen hepimizin karşımızda kinin davranışının anlamakta zorlandığı anlar vardır. İşte bu anlar anlayamadığımız bilmediğimiz şeyler en basit hali ile bizleri huzursuz eder. Nasıl huzursuz olunmaz ki. İnsan zaten hep bilmediklerin den korkmuştur. Ne olduğunu bilip de korkulacak şey yok mu? Elbette var. Ama onlara tedbir alma imkanı var. Yani korunma imkanı var korkulardan kurtulma imkanı var.
Özelde de çoğumuz anlaşılmamak tan yakınmaz mıyız?
 
Çoğumuz bun dan yakınıyoruz. Ama çoğumuz anlaşılmamaktan bahsedip sonra kimseyi anlamaya uğraşmıyoruz.
Aslında empati yapabilirsek, karşımızdakinin davranışını anlayabileceğiz. Ha bu bize ne kazandırır.
Anlarsak ne olacak?
İçtenlikle söylüyorum daha mutlu olacaksınız. Çünkü nedenini anlamadığınız davranışların sebebini bileceksiniz. Böylelikle başkalarının sizi huzursuz edecek davranışların sizden kaynaklanan sebeplerini ortadan kaldıracaksınız…
Hadi empati yapmaya…
 
Biliyorum çok kolay olmayacak. Ama gayret eden herkes başaracak.
CaglayanB








29 Eylül 2012 Cumartesi

... NEFES

derin bir nefes almak istiyorum.
sadece derin bir nefes
ciğerlerimi çatlayana kadar doldurmak istiyorum
derin bir nefes almak istiyorum
ÇaglayanB

28 Eylül 2012 Cuma

BİLGELİK GÜÇTÜR VE GÖSTERİŞE İHTİYACI YOKTUR


"Bilgelik" diye bir kelime var anlamı ne kadar güzel... Bilgili, sağduyulu, kültürlü, görgülü, derin görüşlü olmayı mantıklı karşılaştırma yapabilmeyi anlatıyor.
İnsanlar sahip olmadıkları değerleri başka, başka şeylerle özellikle basitlikleri ni örtmek için abuk subuk görgüsüzce gösteriş yaparak kapamaya uğraştıkça bilgeliğin ne denli önemli bir şey olduğunu anlıyor insan.
Son model arabasının direksiyonunda otururken 3 yaşındaki çocuğunu da kucağına alan, yere aksırıp tıksıran, kadını çocuğu döven sokaktaki hayvana tekme savuran. Bunlar yetmezmiş gibi sadece paranın alabileceği şeylerle kendine toplumda yer edinmeye çalışan adamları görünce insan bir daha anlıyor bilgeliğin ne denli yüce bir şey olduğunu.
Yada her şeyin koluna taktığı çantadan ibaret sanan kadını görünce insan anlıyor bilgeliğin ne denli önemli olduğunu. Taşıdığın o çantanın markası içindeki telefonun modelinin ne olduğu, cüzdanında ki kredi kartının limiti veya evinin arabanın anahtarı seni değerini artırmıyor. Hele yaptığın dedikodular hiç mi hiç.
İnsanı tek değerli kılan bilgeliği sadece bilgeliği. 
Ve bilgeliğin gösterişe hiç ihtiyacı yok.
ÇaglayanB

Küfretmek İstiyorum!

asabım bozuk;
yazasım gelmiyor boş boş bakıyorum,
sayfalara kağıtlara...
sadece küfretmek geliyor içimden sadece küfretmek...
ÇaglayanB

25 Eylül 2012 Salı

Cem Adrian - aşığım sana -

http://www.youtube.com/watch?v=LG3WnmHifis



Karşıma ilk çıktığında durdu zaman
dönmedi dünya
tutuldum sana ilk bakışta

Zor oldu ama buldum seni sonunda
konusmaya basladık bir anda
dilimtutuldu çöz beni askınla

O tatlı güzel yüzün
yangınımı körükler gülüşün
gözlerin beni benden alır
benim olmayısın içimi ACITIR

SEN !

Sen, Benim tarif edemediklerim sin
ÇağlayanB

23 Eylül 2012 Pazar

Aşkın Şapşal Hali !

Şuan  telefonumu elime alıp resimlerine bakmak istedim. Sonra  gözlerimi kapadım...seni gördüm, aslında gözlerimi kapamadan da seni görebiliyorum. "Nereye baksam sen" çok mu özlemişim seni? sevmek mi özletiyor seni... Bence öyle, sevmek nedir ki zaten? Özlemek, merak etmek, kaygılanmak değil midir? Bu kadar çok özlüyorsam çok mu seviyorum dur? Seni çok sevdiğimi söylemek için çok mu kelime kullandım?
Bu da aşkın şapşallık etkisi sanırım...! Aşk sevgiden daha karmaşık bir şey değil mi? Yani sadece çok sevmiyorum, çok aşığım sana "uyuyan güzel" ... çok aşığım...
ÇağlayanB

21 Eylül 2012 Cuma

ANLAYIN İŞTE;


“Anlayın işte;
Seversin, tanırsın, tanırsın da… ve tanıdıkça, büyür devleşir birisi… "Aşk desem" dersin ama aşktan öte olur için içine sığmaz o ne demek ki için içine sığmaması… tarif yetmez kelime bulamazsın, cümle kuramazsın, anlatmayı, konuşmayı, bildiğini sanır iken, anlarsın ki; aslın da kimi zaman gelir konuşamadığını anlatamadığını anlarsın. Birden beceriksiz olduğunu anlarsın. Yada becerilerin yok olur şapşal çocuklara dönüşürsün…
Seni anlatan yada senin anlatamadığın durum belki masalsı belki...! belkide hepsin den öte...
Heyecanı hepsinden öte…
Ve sen coşkulu… 
Alabildiğine coşkulu alabildiğine heyecanlı…
Şart mı? Anlatmak… Anlayın işte.”
ÇağlayanB

14 Eylül 2012 Cuma

Hakim Bey -Livaneli-

http://www.dailymotion.com/video/x9g9n4_zulfu-livaneli-hakim-bey_music

Kudretli Cümleler !



Kelimelerin gücü vardır… Eğer siz kelimeleri doğru kullanır doğru sıralar ve yerli yerine koyarsanız “kudretli cümleler” kurarsınız. Evet bu kudretli cümleleri de en çok da kitaplarda görürsünüz…
Donanımı eksik olan insan, en çok ondan korkar, çünkü; eksikliğini kabul etmek yerine onu suçlar… zaten suçlu hep o dur sakıncalı olan hep o dur… insanların kafasına bu abuk-subuk fikirleri de o sokar hayatı sorgulatır, düşündürür, ufkunu açar , gelişir geliştirir… KİTAPlar işte bunun için suçludur.
ÇağlayanB

9 Eylül 2012 Pazar

6 Eylül 2012 Perşembe

Senin Yüzün ...

Yine yüzün gözümün önün de neye baksam nereye baksam seni görüyorum.
ÇağlayanB

4 Eylül 2012 Salı

SENİ ÖZLEMEK...

seni özlemek ,
öyle bir şey ki... hani hani ruhuna, yüreğine
sol yanına, göğüs kafesinin soluna, bir şey üflemek gibi...
hani... içini ürperten, hani üşüten bir şey kalbini...
yada... yada,
bir kuşun havalanma çabası gibi...
ilk havalanmaya çabalamasın da hızlı hızlı kanatlarını çarpıp bir kaç tüyü dökmesi gibi
seni özlemek işte; öyle sevilesi bir şey ...
yada....
galiba ben seni çok özledim...
ÇağlayanB

2 Eylül 2012 Pazar

ARMAĞAN


Gece... ...
Yanım boş ama sol yanıma yüreğimin içine sığdıramıyorum seni. Yine sen aklımdasın...
Yine sen yine sen... Ve sen ki bana tanrının en büyük armağanı sın
ÇağlayanB

30 Ağustos 2012 Perşembe

Büyük Taarruz ...

Biz Ankaralılar özellikle güneye tatil için inerken Polatlı, Sivrihisar, Afyon üzerinden yolumuzu takip ederiz. Sizi bilmem ama ben senelerce o yolları gider-gelirken yoldaki bazı kasabalara bakıp buraların ne kadar fakir olduğunu buraların ne kadar çorak olduğunu düşündüm. Ta ki “Şu Çılgın Türkler” kitabını okuyana dek. 

O kitabı okuduktan birkaç hafta sonra yolum yine tatil için Oralardan geçm
işti. İlk defa o zaman o kitapta anlatılan kurtuluş savaşımızı verdiğimiz toprakların üzerinden o güne değin nasıl umarsızca geçip gitmiş olduğuma baktım.

Gerçektende hiç bunları düşünmeden geçip gitmişim sadece toprağın çoraklığını ve duvarı çatlak kerpiç evleri görmüşüm onlara iç çekmişim. Halbuki Sivrihisar uçağı diye bir şey var. Yüzbaşı Agah efendi ve daha nice kahramanlar var. Analar var cepheye sevk yapan. Ve Kocatepe var Yüce Önderin taştan bir siperin içinde büyük taruzu yönettiği. Hiç biri aklımın köşesinden geçmezdi. O kitabı okuyana değin. Sadece gözümün gördüklerine bakar az biraz iç çeker yola devam. Haydi tatile deniz güneş rakı balık vs. Tek kaygım o anlık iç çekmelerdi.

10-15 gün önce bugününe değin sayısını hatırlamadığım kadar çok içinden geçip gittiğim Afyon da iş için tam beş gün geçirdim. Ve son gün işlerimi koşar adım yapıp bitirdikten sonra hadi evladım yürü Kocatepe ye dedi içimden bir ses… Yolu tırmanırken tüylerim diken, diken oldu. Aklıma hep Şu Çılgın Türkler kitabı geldi. Kitabın anlattıkları… Dünümüz, bu günümüz, bu günü bize yaşatmak için canlarını hiçe sayan kahramanlar.

Ve de tabi Atatürk e dil uzatan terbiyesizler.

Kızdım kendime insan sayısını bile hatırlamadığı kadar buralardan geçsin ve bir kez aklına bu kahramanlık destanı gelmesin.

Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ e silah arkadaşlarına ve tüm kahraman insanlarımıza saygı ve minnetle. 30 Ağustos Zafer Bayramımız kutlu olsun...
ÇağalayanB

29 Ağustos 2012 Çarşamba

İLK ...

Hiç bir şeyin ilki,
bu kadar güzel değildi.
Hiç bir şeyin ilki
Bu kadar özel değildi
                      Hiç bir şey BENİ ...

ÇağalayanB

DUYGULARIMIZDIR UMURSADIĞIMIZ...


Aslında hiç kimse umursamaz değildir... her insan içinde duygular beslediği kişiyi umursar
Umursanmadığıma göre ;
Beni umursamanı gerektirecek bir şey yapamamışımdır. Bu ne denle sana değil kendimedir öfkem.
Ve beni umursamanı beceremediğim içindir... Bu sessiz sedasız...

ÇağlayanB

24 Ağustos 2012 Cuma

AKLIMIN DEHLİZLERİNDE CAN ÇEKİŞİYOR ...İM


Yırttığım kağıtlara yazdıklarım benliğimi hırpalıyor… Aklım da ki düşünceler parçaladığım kağıtlar gibi yok olmuyor… Kopuyorum,  hırpalanıyorum, yanıyorum... Aklımın dehlizlerinde kayıp olmak üzereyim… Kendi kalbim hem de kendi aklımın dehlizlerinde...  Aklımın dehlizlerinde can çe ki şi yor  ...im
ÇaglayanB

22 Ağustos 2012 Çarşamba

VAZGEÇME

Sanki  her sabah günün yeniden başlaması gibi
bir daha başlasın
yeniden yeniden
yeniden aşık olayım
beni her defasında kendine yeniden aşık et
benim ruhuma hükmetmekten
vazgeçme
senin hiç vazgeçme hakkın olmasın
beni hep yeniden aşık et kendine...
ÇaglayanB

17 Ağustos 2012 Cuma

Kendime NOT !


Kendime NOT…
Ne yapıyorsun? Bu yaşadığın NE? Manası ne? Neyin peşindesin? Bu mücadele ne için… Duyguların manası ne? Emin misin yalnız kalınca sorguya alman kendini neden?  İçinde bilemediğin korku neden…  Yoksa… Gerçekten haklılar mı yürüdüğün yol başka bir şey mi?
Kurgulanmayan bir yaşam doğru şey mi öyle ise kurgulamaya uğraşmak yaşamı niye…  
CaglayanB

3 Ağustos 2012 Cuma

2 Ağustos 2012 Perşembe

HER ŞEY!

Biliyorum... 
hiç bir şey aslında sizinki. 
Ama esas korkum... 
hiç bir şeyin 
          her şeye engel olması 


caglayanb

ACELEM VAR

Bu sıralar yine çok duymaya başladım bu cümleyi; Ne bu acelen nereye yetişeceksin?
Hayata yetişmeye uğraşıyorum yaşam durmuyor ki… Yaşayacaklarım var yetişmeye uğraşıyorum… Hayatıma yetişmeye uğraşıyorum. 
Ne yapayım elimde değil seviyoru
m. Hayatı yaşamayı seviyorum. Hayatı değil hayatı yaşamayı seviyorum. Ailemi seviyorum, dostlarımı seviyorum, eğlenmeyi seviyorum, yurdumu seviyorum, kimi zaman sevgilim oluyor onu seviyorum. Aramızda kalsın belki işimi çok sevmiyorum adı üstünde iş. Ama olsun, ona sevecek şeyler katmaya çalışıyorum bir şeyler ekleyip onu da seviyorum.
Gün geliyor bu bozkırları bile seviyorum sarı başakları kuru çatlamış toprakları. Ama illa ki denizi ve yeşili, daha çok seviyorum. Tatile çıkarken hep aceleciyim tatillerde hep uykusuzum. Geceler, gündüzler… vakit yetmiyor bazen…
Dönüyorum bazen ardıma bakıyorum aslın da dostlarımla paylaşacak bir çok anım var. Ve hep bu şekilde anılarım olsun istiyorum. Mutlu anlarım bol olsun istiyorum. Bunun içinde koşturuyorum.
Basıp bir hafta sonu gitmeliyim rakı-balık yapmaya Amasra ya yada ne bileyim adalara Rum meyhanesine. Ben beceremesem de sirtaki yapmayı, yapanları izlemeliyim…
Belki de Mangal başın da duman kaçmalı gözüme
Hafta sonu fenerin maçını izlemeliyim… Hele birde galip gelirse deyme keyfime…
Sevdiğim şarabı yudumlamalıyım,
Keyifle…
İki satır karalamalı arada 3 satır okumalıyım…
Bazen düşünmeliyim ülkeyi hatta bir anarşist gibi düşünmeliyim… Nereye gidiyor diye,
kaygılanmalıyım, gelecek kuşaklar için. Anlamalı ve anlamaya çalışmalıyım olanı biteni.
Hafta sonu sabah erken kalkıp yürüyüş yapmalıyım. Çimlere yalın ayak basmalıyım… Uğur böceğinin peşinden gitmeliyim…
Neyse acelem var şimdi…
Nefis makarna yapan bir yer vardı…
ÇAĞLAYANB

1 Ağustos 2012 Çarşamba

25 Temmuz 2012 Çarşamba

Ramazan Davulcu ve Zurnacı

Bu ramazanda genç kızlarımız arasında artan “davulcuya kaçma” eyleminde kızlarımızın bir çoğunun yanlışlıkla korsan davulcu ya kaçtığı tespit edilmiş… yetkililer bu nedenle kızlarımızı uyararak ramazan dolayısı ile artan korsan davulculara dikkat etmelerini hatta illa kaçılacak sa zurnacıların tercih edilmesinin daha iyi olacağını en azından şuan için zurnacı da korsan olana denk gelinmediğini belirtmişlerdir. 
ÇağlayanB

21 Temmuz 2012 Cumartesi

DAR GELİR

Bazen...
söylemek istediğini
                             söyleyemezsin
yazmak istersin
                       yazamazsın
bazen
dar gelir

ÇAĞLAYAN

15 Temmuz 2012 Pazar

HAYA

Gelişmiş bir ego kimi zaman iyidir... Ancak unutmayınız, abarttığınızda kibirli bir hal alırsınız...
Ve kibir sizi HAYASIZ bir yolculuğa çıkarır..

8 Temmuz 2012 Pazar

YAR ve YARDIMCIMIZ OLSUN

Firmamızın Samsun daki sinemalarının bulunduğu LOVELET AVM tam bir ay önce açılmıştı… değişik konsepti  ile ilgi ve beğeni görmüştü… ancak  5 gün önce samsun da yaşanan sel felaketinde en ağır darbeyi alan yer oldu. Tüm birinci katlarda ki mağaza cafe vb işyerleri sular altın da daha doğru bir tabirle çamur altın da kaldı… Birçok tanıdığım işletme anlatılamaz bir zarara uğradı… En büyük tesellim,  zararı en az şekilde atlatmış olmak değil başta personelim olmak üzere can kaybı yaşamamış oluşumuzdur… Bu süreç içerisinde bir arkadaşım yaşananlara istinaden ALLAH YAR VE YARDIMCIMCIN OLSUN demişti… evet ALLAH YAR VE YARDIMCIMIZ OLSUN.

25 Nisan 2012 Çarşamba

Aşk Lazım...

Gün bitmek üzereydi karanlık çöktü çökecekti... sahilde yürüyordum adamın birisi yarı beline kadar suyun içinde serpme ağını denize atmış balık avlıyordu... soğuk suyun içinde... ekmek parası deriz ya... o durumlardan birisi işte...  Ama az ileri de 20-25 yaşlarında iki genç sarmaş dolaş öpüşüyordu... kumsalda gün batımını izlemişlerdi belkide... Aşk deriz ya işte öyle bir şey... o da lazım insan hayatına oda lazım güzel duygu o da lazım...
Çağlayan

26 Mart 2012 Pazartesi

Uğurböceği Kızılırmak Ve Eliz


Bir öğleden sonra Kızılırmak’ın kenarın da ELİZ’le dolaşmaya çıkmayı planlıyordum. Tam Eliz’le dolaşmaya çıkacaktım ki omzuma bir uğurböceği kondu. Sizin çocukluğunuzu bilmem ama biz çocukluğumuzda omzumuz konmasını boş verin kendimiz arardık uğur böceğini. Avucumuza alıp parmaklarımızın arasında dolaştırır mutlu olur sonra getireceği uğurun hayalini kurardık. Çocuk aklı çocuk yüreğinin temizliği… ne derseniz deyin ama alabildiğine masumdu her şey… hayaller umutlar düşler alabildiğine masumdu. 
Birden aklıma gelen çocukluk günlerinin ardından. Eliz’le planladığım gezintiye başladım. Mart ayında Kızılırmak’ın kenarın da dolaşmak için hava güzel bile sayılırdı. Çok günlük güneşlik değildi belki hatta kapalı idi ama en azın dan 2-3 hafta evvelki diz boyu kar yoktu. Geceden başlayıp sabaha 40 cm olan kardan eser bile yoktu. Bahar hafifte olsa kendini hissettiriyordu. Yeşilin tonları Kızılırmak’ın kenarını kaplamaya başlamıştı. 
Eliz le beraber gezintimizde başlamıştı artık. Biraz doğanın kıpırdanışı canlanışı belki biraz evvelki uğur böceğinin verdiği tatlı bir huzurla Kızılırmak’ın coşkulu akan suyunun kenarının da gezerken birden genelde benim konuştuğumu Eliz in ise daha çok sessizce beni dinlediğini fark ettim bu güzel kızın birazda kibarlıktan olsa gerek hiç söylendiğini de duymadım. Bende sanki baharla birlikte coşan tabiat gibi durmaksızın bir şeyler mırıldanıp duruyordum. Sanki benim de duygularım coşmuştu. Tatlı bir tebessüm vardı yüzümde bu tebessüm de yüreğimden sirayet etmişti.
Ne denini düşünmekten vazgeçtim o an bu tebessümün. Önemli olan tebessüm ediyor olmamdı. Ve bu çok hoşuma gitmişti. Birden Eliz e dokunmak geldi içimden boynuna
dokunmam onu da mutlu etmiş olmalı ki hiçbir itirazını görmedim hem artık Eliz le daha da yakındık. Dakikalar geçmiş gezinti bitmiş ve yola çıktığımız yere dönmüştük.
Tam bu güzel gezinti için Eliz e teşekkür ederken bir uğur böceği daha gördüm neler oluyor bilmiyorum bir günde bu kadar çok uğur böceği insanın etrafını sarar mı? 
Sanırım uğurlar geliyor bana. Bu heyecan deminki o uzun gezintinin bacaklarım da ki ağrısını unutturmuştu bana. Uğurlar geliyor ve umut doluyor içime…
Umarım sizin için de her yeni gün uğurlu olur ve umut dolu olur.
 
ÇağlayanB


 ben&eliz

21 Mart 2012 Çarşamba

Onsuz Aşk Olmazdı


"Ben Dionysus paradoksun tanrısıyım...Ben paranın iki yüzüyüm...Ben beklenmeyenim...Boğa bakışlarımdan ve boynuzlarımdan korkar insanlar, ama ben onları çok seviyorum. Sırf onlar mutlu olsun diye şiiri getirdim dünyaya, dramayı, trajediyi öğrettim. Ve en çoğundan şarabı keşfettim. Şarap...Onsuz aşk olmazdı. Aşksız insan yok olmaya mahkumdur. Nasıl yaşanır ki sevgisiz ben hiç anlamadım..." Alıntı

1 Mart 2012 Perşembe

Kedilerin Etkinlik Ayı ...

Sevgili hayvan dostlarımızdan kedilerin bugün başlayan etkinlik ayında, onlara iyi eğlenceler diliyorum. Ancak bu etkinliği sesiz gerçekleştirmelerini rica edeceğim...

22 Şubat 2012 Çarşamba

AHMAKLARA

Hiçbir edebi ve sanatsal değeri olmayan bir çok cümle ve söz; özellikle Facebook, Twitter vb. sosyal paylaşım siteleri ile bloglar da Mevlana , Ş.Tebrizi, Can Dündar, Can Yücel, Pablo Neruda, Paolu Coelho, A.Eistein gibi isimler altına yazılarak paylaşılıp dağıtılıyor.
Bunları paylaşıp dağıtan arkadaşlar biraz düşünseniz biraz araştırsanız o kişilere ait olup olmadığını öğrenseniz neyi paylaştığınızı bilerek bu eylemi yapsanız daha doğru olmaz mı ? Çok şey mi istiyorum.
Çağlayanb

20 Şubat 2012 Pazartesi

KALBİM ACIDI

bir gün yolda yürüyordum
bir şarkı duydum 
KALBİM ACIDI bu kadar
 

16 Şubat 2012 Perşembe

Anarşist Kadınlar Sizi Seviyorum

Anarşist kadınlar sizi seviyorum harikasınız 

Üzgünüm Leyla!

Gene aklıma aç çocuklar geldi ardından da Somali’ye yardım etmek için 2 milyon dolar bağışlayan adam herkes adamı alkışladı ama beni bir düşünce aldı. Bir adam o kadar parayı bağış yapabiliyorsa bu dünyada açlığın olmasında daha doğal ne olabilirdi ki. Üzgünüm Leyla ben alkışlayamadım o adamı !
Çağlayan 

10 Şubat 2012 Cuma

HEMEN

Tanımadan sevmeliyim
Hiç tanımadan hemen
Sevebilmeliyim seni ...

5 Şubat 2012 Pazar

ANLAMADIM...

bazen bazı şeyleri anlamazsın
değil ondan
aslın da hiç kimseden beklemezsin
ama
o yapar
ve
kalırsın öylece kala kalakalırsın
şaşkın hatta dahada ötesi

çağlayanb

4 Şubat 2012 Cumartesi

AFFETMEK...

Kimin affedip affetmediği nin hiç önemi yok.
Çünkü ben kendimi affetmiyorum.
Kendime öyle kızgınım ki bunu anlatamıyorum. 
Bu öyle bir kızgınlık ki
korkum...
nefrete dönüşmesi...
ki ben... 
seni bir zamanlar aslın da seni...
seni ne çok merak edip 
senin için çok kaygılanmıştım
değil mi !

Çağlayanb 

3 Şubat 2012 Cuma

AHLAK... GÜZEL AHLAK

PEYGAMBER EFENDİMİZE sormuşlar din nedir diye efendimiz cevap vermiş "DİN GÜZEL AHLAKTIR" yani seni sadece namaz kılman oruç tutman ibadet etmen dindar yapmaz... gösteriş yaparak sağında kileri solunda kileri kandırabilir sin ama ALLAH ı asla onun için önce haram yemekten yalan söylemekten din bezirganlığından din tüccarlığın dan vazgeçmen lazım bunları yapmadan tuttuğun orucunda kıldığın namazın da hiç manası yok... Kandilimiz mübarek günahlarımız afolsun onun için kul hakkıyla çıkmayın ALLAH ın katına
ÇAĞLAYAN

24 Ocak 2012 Salı

Uğurlar Olsun ...

Öleceksen UĞUR MUMCU gibi öleceksin. Geçmişinde hiç leke bırakmadan, eğilmeden, bükülmeden, dimdiköleceksin. ÖLECEKSEN ADAM GİBİ ÖLECEKSİN...

8 Ocak 2012 Pazar

ADIMI AVUCUNA YAZ İSTEDİĞİN KADAR YALARSIN ...

Üniversitede okuduğum ilk gençlik yıllarımda bir reklam spotu vardı “Eğer istersen başarırısın” adidas a ait bir spottu hiç unutmam çok sıkta aklıma gelir… istemek, elde etmek için başarmak için çok önemli bir unsur… Bu  nedenle çok katılıyorum buna… Ama bir eksiği var.  Başarı ya ulaştığını düşünelim farz edelim ki “başardın”… Peki ne kadar seninle beraber?… Başarı ne kadar seninle beraber… İstediklerin ne kadar seninle beraber olacak? hadi anlat ne kadar?...  hak etmediysen üzgünüm Leyla … Senin yanın da çok fazla olamayacak bu… başarı . Neyse sözü fazla uzatmayalım ve olaya noktayı koyalım “adımı AVUCUNA YAZ istediğin kadar YALARSIN” …
B.ÇAĞALAYAN