27 Mayıs 2013 Pazartesi

BİRİNCİ...



  • Katıldığı şiir yarışmasın da önce okulun da ardın dan da il genelinde 1. olan,  ben den bile yakışıklı olacak sevgili oğlum... 

Bu gururu yaşattığın için çok teşekkür ederim.
ÇağlayanB.

26 Mayıs 2013 Pazar

VE ÖLÜR AŞK ...

Hiç bir aşk tek başına büyümez ve tek başına yaşanmaz... Zaten tek başına yaşanan aşk değildir... O başka bir şeydir.
Çünkü güzel olan beraberce yaşanan beraberce üretilen sevgidir...
Ve AŞK güzel olmayı hak eder...
Aşkınızla ne kadar ilgili, aşkınıza ne kadar özenli olursanız, aşkınız o kadar  büyür, güzelleşir ve yaşar... Aşkın gıdası ilgi ve özendir.
Tepeden bakılmayı, ilgisizliği, özensizliği, öncelik sıralamasında gerilerde kalmayı kabul etmez aşk... Böyle olduğun da; Beslenemez...
Ve ölür AŞK.
ÇağlayanB.

21 Mayıs 2013 Salı

Futbol, Fiesta, Festival Ve ACI


Bir haftayı geçti reyhanlıda patlama olalı bilenler bilir aslen Hataylıyımdır… Bizim Hatay da bir laf vardır “Yiğit harpte, dost dertte, olgun adam hiddette belli olur” diye onun için sinirle bir şeyler demeyeyim diye sustum… Biraz beklemek istedim hem eş dost akrabadan haberleri tamamladım… bizim aşiret biraz kalabalıktır. Öyle bir günde herkes den haber alamazsın. Hele ki iş kız alıp vermeye girdi mi hısım bayağı boldur… Kan bağım olan kimsede bir şey yok ama kan bağım olanların yakınlarından can kaybımız da yaralımızda var…
Halamın kızlarından birinin eşi olan benimde çok sevdiğim bir eniştemle konuştum…  Bende yeri biraz ayrıdır. Baba mı kaybettiğim yıllarda bir ağabey gibi bana kanat germiştir. Derdim var desem ama maddi ama manevi ama tüm itibarı ile çözmeyi görev edinir. Sizlerin buralarda anlayamayacağınız kadar kalabalık bir aşirettir, onun ailesi. Abi inşallah sizlerde acı bir haber yoktur dedim.  Demez olaydım amcamın kızını kaybettik aşiretten de 7 yaralımız var 2 si ciddi dedi. Sustum sustu…
Sonra
Basın sustu, sen de sustun, herkes sustu…
Basın yine konuştu, sen yine konuştun, herkes konuştu… Peki neyi konuştu…
Derbiyi  konuştu;
 Fenerbahçe Kadıköy de yine Galatasaray ı yenmişti 15 yıldır cinbom Kadıköy de maç kazamıyordu… Galatasaraylı topçular yenildikleri maçın ardından sahanın ortasın da anlamsızca tribünleri kışkırtmaya yönelik kutlama yapmıştı. Galatasaray 19. Şampiyonluğunu kazanıp fenerin 1 fazla ile önüne geçmişti.
Evet yukarda ki paragrafı canlı yayınlar da saatlerce yetmedi günlerce izledik. Sen günlerce bu maçı konuştun… Herkes günlerce bu maçı konuştu…  Ve bir de kimin eli kimin kıçın da dizilerini
Ve aklıma elbette Portekiz i 40 yıl “3F” ile yani “Futbol, Fiesta ve Festival” ile yöneten diktatör  Antonio De Oliviera Salazar geldi. Zaten bu, Onun kendi itirafıydı. 3F ile ülkeyi yönettiğini de söyleyen ta kendisi idi.
Sonra Berhan Şimşek in yaklaşımı aklıma geldi… O nun bu 3f ye bakışı adlandırışı biraz farklıdır… Çoğunuz bilmez  Berhan Şimşek sinema sanatçısıdır ama eski bir futbolcudur da ve derki “aslın da futboldan uzaklaşmam birazda faşizmin futbolla olan ilişkisidir” Ona göre; Faşizmin yaşamasını kolaylaştırıcı unsurlar futbol ve fahişeliktir. Bu iki f ile uyutulup oyalanan toplumlar kolaylıkla faşizmle yönetebilirler.
Evet  Reyhanlı da ne acılar çekiliyor haberdar mısınız? Kaç can öldü biliyor musunuz? Hoş görünün  merkezi Hatay ın Beyrut a benzetilmeye çalışılmasından haberdar mısınız?
Neyse Olgun adam hiddette belli olurmuş susayım ben…
ÇağlayanB

18 Mayıs 2013 Cumartesi

BİR KİTAP İÇİN HEYECANLANMAK!


Elime aldığım bir kitabın beni heyecanlandırdığı olmuştur... aslın da onlara heyecan demek pek doğru olmaz...
Elime aldığım için çok sevindiğim merak ettiğim kitaplar olmuştur... sevdiğim bir insanın okuduğu kitabı sonra benim de okumam da beni sevindirmiştir zaman zaman... Ama Elime bu kitabı almak beni gerçekten heyecanlandırdı. Sonuçta her gün elinize bir arkadaşınızın kitabı geçmiyor...
Sevgili Ebruli nin kitabını elime almıştım...
Açık konuşayım okumak için çok heyecanlıydım ama hiç aceleci değildim... hatta başlamak için bir kaç gün bekledim... Elimde okuduğum bir kitap vardı... bitirmek üzereydim. Aynı anda iki kitap okuyor olmak istemedim...
Halbuki... bu titizliğe hiç gerek yokmuş... Ebru'nun kitabına başlar başlamaz takıldım kaldım beni içine çekti yazdıkları...sıcacık bir hikaye ile karşılaştım. tıpkı kendisi gibi samimi, içten ve sıcacıktı okuduğum satırlar... elimden bırakmadan bir solukta okuyup bitiriverdim. Yani aslında boşuna titizlik yapmışım geç başlamakta iki kitabı aynı anda okumayayım diye başlamamıştım. Halbuki Ebru'nun kitabına başlayınca başka bir kitap okuyamıyorsunuz.
Başladığınız andan sonuna kadar keyifle okuyacağınız bir kitap. Daha doğrusu bir çırpıda okuyacağınız sıcacık bir hikaye bekliyor sizi "BİR ERKEK ÖLÜYOR BİR KİTAP DOĞUYOR" da. Sonra mı sonrası zaten şiir tadında.
Ellerine kalemine sağlık Ebru umarım yazma yolculuğun nice kitaplarla devam eder umarım onları da yine bir çırpıda okurum.
EBRU'ya Not: o hikaye esnasın da  " The Abuk Subuk Songs" cd si ile eşsiz espri anlayışını da açık etmişsin.
ÇağlayanB.

14 Mayıs 2013 Salı

YAKIŞIKLI HİKAYE...!




Sen,

Benim,
güzel ellerimden,

Yakışıklı bir hikaye yaşadın.

İşte...
Hepsi... bu...

ÇağlayanB

11 Mayıs 2013 Cumartesi

Bir erkek ölüyor bir kitap doğuyor...Ebru EREM namı diğer " EBRULİ"


Sevgili dost,“Ebru EREM” 
Ben deki ismi kısaca “ebruli” çok uzun değildir mazimiz ama yinede 5-6 yıla dayanan bir geçmişimiz vardır O’nun hakkın da bir şeyler demem gerekirse iyi ki tanımışım dediğim insanlardan biridir… akıllı zarif kültürlü neyse biraz argoya kaçsın söyleyeceklerim 10 numara diyebileceğiniz nadir insanlar dan biridir. Benim de övünerek gururla O’nu çok iyi tanıyorum diyeceğim O’nun arkadaşı olmaktan övünç ve gurur duyduğum bir insan….
Ve bir süre önce ondan aldığım bir haber var bir kitap yazdığı…  Ebruli’nin yazdığı kaleme aldığı bazı yazılarını denemelerini okuduğum için bir kitap çıkarmasına şaşırmadım belki de geç bile kaldı… 
Ben sevgili Ebruli’nin kalemine de en az ona güvendiğim kadar güvenirim. O nedenle sevgili arkadaşlarım Ebruli’nin yazdığı kitabı okuyunuz edininiz. Kesinlikle keyif alacaksınızdır… Bu arada bana imzalı kitabını yollayacak sözü var O sözünü tutar…
Kitabı edinip Ebru’ya imzalatmak isteyen arkadaşlarım benimle irtibata geçebilir söz Ebru’ya imzalatırım…  Bilirsiniz ben de bir söz verirsem tutarım… 
Bu kitabı edinin okuyun keyif alırsınız
Tüm dostlarıma ayrıca kitap dostlarına tavsiyemdir... 
ÇağlayanB
NOT: kitabı http://www.kitappazaryeri.com/bir-erkek-oluyor-bir-kitap-doguyor.htm adresin den edine bilirsiniz....

8 Mayıs 2013 Çarşamba

AKILLI KADINLAR NEDEN HEP YALNIZDIR... !



Geçenlerde bir arkadaşımın bir yazısını okudum; "akıllı kadınlar neden hep yalnızdır" diye "kadınca" bir sorgulama yapmıştı. Evet o bir tezdi. Ama bende de tezin antitezi mevcut buyurun yeni polemik konumuza... 
Akıllı kadınlar neden hep yalnızdır?
Evet tüm kadınlar akıllıdır. Hemen hepside ortalama erkek zekasının üstünde bir akla sahiptir. Ama kadınlar zekaları ile duyguları arasında denge kurmayı beceremezler. İşte bu nedenle kompleks ve kapristen kurtulamazlar. Yaşamlarını komplekslerinin bir kısmın dan arındırmayı becerseler de kapristen arınmaları hiçbir zaman mümkün olmaz. 
Hep bir beyefendi ile birliktelik kurmak istediklerini söyleyip ardından da İbrahim Tatlıses modeline yönelirler. İlla kendilerine eziyet edecek hatta şiddet uygulayacak aldatacak kıskançlık krizleri ile olay çıkaracak ama bunların hepsini yapacak ve sonrada yaptıkları için ağlayacak erkeği tercih ederler. Yani dileri söylemleri hep ideal olanı söylerken yaşamlarında bunlara yer vermeyeceklerdir.
 
Kadınlar hep ayakları üstünde durma hayali kurup sonrada illa kendilerini taşıyacak erkek arayacaklardır. Aslın da kendi ayakları üstünde durmak konusunda bir eksiklikleri yoktur bunu becerirler de ama bu zekaları sonucu başaracakları eylemi duyguları ile sallantıya sokuverirler. Kadınlar becerikli yaratıklardır. Sorun yaratma güdüleri yüksektir çözüm güdüleri ise tektir. Yani o an kendilerini iyi hissettirecek çözüm ne ise odur. Ama sadece “O AN” Kısacası işine gelen çözüm, ANLIKTIR.
Bizim kadınlarımız “ beyefendi” ararlar.
 
Ama kendinden emin donanımlı beyefendi erkek ten korkarlar hatta yakışıklısın dan da hele hepsi bir arada ise korku dağları aşar. Gerçekte bazı öğretilmiş değerleri aşmış erkek onu korkutur. Çünkü bu erkek diğer kadınlar tarafından beğenilen ilgi çeken erkek tir. Aldatılmaktan korkmaz kadın zaten ona öğretilen erkeğin aldatacağıdır. “erkeğin elinin kirdir” bunu duymuş bunu işitmiş bunu öğrenmiştir. Korkusu aldatılmak değildir. Aldatan erkeğin bir gün tekrar dönmeyeceği ihtimalidir. Yoksa aldatılmak değildir korkuları. Aslında aldatma konusunda da erkeklerden hiç aşağı kalmazlar. Her konuda olduğu gibi o konuda da becerileri yüksektir. Halbuki aşkı, sadakat olarak algılayan erkeklerde oldukça çoktur. Kadınlarımız evdeki erkeği donanımlı yakışıklı kibar erkekle gözünü kırpmadan aldatır. Ama hiçbir zaman böyle bir erkekle yaşam paylaşma hayali kuramaz kurar da cesaret edemez, etse de yürütemez. Bu adam onu terk eder korkusu vardır içinde halbuki kadın terk edilen değil terk eden olmalıdır. Kadın bu adamı terk etmekte istemez aslında. Ancak kaprislerine ve komplekslerine yenik düştüğü anlarda gitmesini söyler veya gideceğini söyler. Yani kadının tipik enfeksiyon hallerinden biridir. Ve adam bir gün çeker gider. Çünkü onun için neleri geride bıraktığı değil yeniden neleri kurabileceği önemlidir. Onun için yeniden bir şeyleri inşa etmek güç değildir. O sadece ceketini alır çeker gider. Halbuki öğretilere takılı kalmış kadınlarımızın her zaman tu kaka dedikleri fakat hep yaşamlarına aldıkları… hani kendilerine her türlü eziyeti yapacak adam ayrılmayı da kabul etmez kadından. Ama kadın illaki ayrılacaksa tek çaresi vardır. Kendi bavulunu alıp gitmek
 
İdeal erkek için yaşamındaki kadın muhakkak önem bir şeydir. Fakat o kişinin hayatından çıkması gerektiğinde de çıkabilecek adamdır. İşte mevzu buradadır. Kadın ideal olanı ister fakat yaşamına sokamaz gidilmesi gerektiğinde o adam çıkar gider. Ama yaşamına aldığı diğer erkekle de mutlu değildir.
Kısacası akıllı veya değil kadın hep yalnızdır.
ÇağlayanB.

3 Mayıs 2013 Cuma

PEKİ YA SEN KİMSİN ?



Adam gibi adamımdır yalanım dolanım yoktur yalan üzerine kurgulamam yaşamımı hele sahtekarlık yanımdan geçmez ayrıca kimseye zorla bir şey yapmam…
Sevmediğim tipler de mevcuttur… Onlarla muhatap olmam çıkar için ona buna eğilmem yağdanlık olmam Aslın da bayağı düz bir adamımdır…
Dostlarımla şakalaşırım dostlarımla eğlenirim…  İş ten dolayı ilişki içinde olabileceğim sevmediğim birini özel yaşantıma sokmam
Adap ve edep nedir bilirim saygıyı da iyi bilirim sevgiyi de
Zeki adamımdır ortalama zekanın üzerinde bir zekaya sahibimdir,  ayrıca zekamı kullanabildiğim için de akılı bir insanımdır.
Aşkın ne olduğunu da bilirim… fedakarlık gerektirdiğini de bilirim, ne kadar kutsana bileceğini de bilirim, nerede vazgeçileceğini de…
Hem okurum hem yazarım… donanımlıyım dır. Hatırı sayılır bir genel kültürüm vardır.
Gerçekten tutarlı adamımdır. Benim için doğrular duruma göre veya işime geldiğine göre değişmez…
Ve ben düşmanıma bile tuzak kurmam…
Hep söylediğim bir lafım vardım…
“Bana güven mi yorsan suç bendedir” diye
Halbuki kinaye yaparım… bilirim ben “Kendine güveni olmayanların başkalarına da güveni olmadığını”

Ben buyum! Peki ya, sen kimsin? veya siz kimsiniz?
ÇağlayanB


1 Mayıs 2013 Çarşamba

AŞK GERÇEKTİR...

Geçenlerde bir dostumun yazısını okudum… 
Evet aşk tan dem vuruyordu aşkta hayal edilen ilgiden coşkudan bahis geçiyordu. Bazı örneklerden de bahsetmişti. Kadınların beklentisinden umut ettiklerinden... Elbette kadınlar ile biz erkeklerin algıları ve bakışları farklılıklar gösterir… İşin doğasında var bu çünkü biz erkeklerle siz kadınların genetik kodları farklıdır… hatta biz erkekler erkek erkeğe söyleşirken siz kadınların genetik kodların da tanrının kasıtlı olarak hata yaptığını Havva anamızın uzattığı yasak elmayı aşk uğruna yiyerek yalnızca cennetten kovulmak la kalmayıp… bir ömür boyu bu hatalı genlerin sonuçlarına da katlanmak zorunda kaldığımızı bile dile getiririz…
Evet aşk gerçektir ve bir İDDİA dır… Evet bizlerin ve sizlerin ortak yanları da çoktur… her şeyden önce hepimiz insanız yani GERÇEĞİMİZ bir. Hepimizde aynı hayalin peşinde koşarız MUTLU olmak. Ancak bu basit kodlama hatalarımız bizleri mutsuz etmeye yetebilir.
İlk gençlik yıllarımdı babamı kaybetmeden birkaç yıl evveldi. Sanırım orta son öğrencisiydim. Eve oldukça asık bir suratla girmiştim… babam benim suratımda ki ifadeyi görünce seslendi… Ne oldu suratın dan düşen bin parça diye. Yok bir şey demiştim ama ardı kesilmedi…Ne oldu LANNNNN. ( Ha sakın yanlış anlaşılmasın öyle kaba saba bir adam veya bir küfürbaz hiç değildi. hatta gayet medeni gayet kibar adamdı hatta bu nedenle annemin bazı arkadaşlarının anneme gıpta ile baktıklarına bile tanık olmuşumdur. ama bazen sevgisini ve coşkusunu böyle basit argolarla bütünleştirir di. Sonuçta O bir erkek ti. ) ya baba ya ben bu kızları anlamıyorum diye konuyu özetlemiştim kendisine. Hiç beklemediğim bir cevap geldi Bak oğlum Ben 20 yıldır annen le evliyim ve hala onu anlayamıyorum. Ama kabul ediyorum… Sevmek böyle bir şey olduğu gibi kabul edebilmek… Basit değil mi? Ama oldukça doğruda… Acımasız olmaya gerek yok. Bir insanı değiştirmeye kalıplara sokmaya uğraşmanın manası da yok. Elbette bizim için kadınlar daha fazla itina gösterilecek varlıklardır. Elbette onlara daha dikkatli daha nazik olmaya özen göstermeliyizdir. Bir kadına kadın olduğunu hissettirmeliyizdir. Ama elbette ki bizlerde bizim size göstereceğimiz kadar olmasa da sizden en azın dan adabı muaşeret kuralları için de davranış bekleriz. Sevgili bayan dostlarım biz erkekler biraz daha net yaratıklarızdır size göre. Biz erkekler yan yana geldiğimizde bir arkadaşımızın üzerinde beğenmediğimiz. bir kıyafeti olduğun da ona nerden aldın bunu yakışmamış sana deriz ve bir birimize kırılmayız. Yani siz bayanlar gibi birbirimizin yüzüne ne kadar şık olduğunu söyleyip o arkadaşımız masadan kalkınca da arkasın dan bu da hiç giyinmesini bilmiyor gibi bir cümle kurmayız. Ve yine biz erkekler sessizce kapadığınız kapının kapandığını anlayabiliriz. İla ki Bir kapıyı kapattığınızda kapının kapandığını anlamak için ses gelmesine ihtiyaç duymayız. Ayrıca kadınlarımız da lütfen şunu unutmasın ne aşk ne de hayat bir Türkan Şoray film i değil yani kimse güneşlendiğiniz teknenin üstüne gelerek helikopter den aşağıya gül dökemez... İmkansız bu çünkü bu denendiğinde olacak olan pervanenin rüzgarıyla güllerin oraya buraya savrulmasıdır.. Evet aşkı ve gerçekliğini anlamak için modern zamanların filmlerinde görülen şehir efsanelerine ihtiyaç yoktur… Aşk zaten başlı başına bir EFSANEDİR ve aşk GERÇEKTİR…. Düşüne biliyor musunuz şu duygunun yoğunluğunu Nazım ın mısralarında sanırım Piraye ye yazmıştı ….Senin adını tırnaklarımla kazıdım saatimin kayışına….. yada Attila İlhan ın mısraları ….. içimi seninle ısıtıyorum…… ve bunların hepsini yazan da erkek ne hikmetse… Sanırım biraz ozan gibi düşünmeli sanırım biraz içimize ozan coşkusu katmalıyız. Sanırım O büyük ustayı Nazım ı bir kez daha yad etme zamanı geldi…
Tahir olmak ta ayıp değil Zühre olmakta 
Tahir hiç sevmeseydi Zühre yi yada Zühre hiç sevmeseydi Tahir i
Tahir ne kaybederdi Tahir liğinden yada Zühre ne kaybederdi Zühre liğinden 
Tahir olmakta ayıp değil Zühre olmakta
Hatta sevda yüzünden ölmekte ayıp değil.
Aşk Gerçektir. Aşk …… Aşk hepimizin yakalanması gereken ve tedavi edilmemesi gereken bir hastalıktır… Aslında biraz gayretle biraz umarsız biraz daha doğal olmayı becerip bu harcın içine hoş görüyü kattık mı… sanırım daha coşkulu duyguları yaşayabiliriz… Ve Woody Allen in dediği gibi İnsanlar tercihleri ile yaşar. Yani hayatı ve aşkı yaşamak için içiniz kaynarken ya kendi çelişkilerinizle boğuşup yaşamınızı onun ve kendiniz için güçleştirir. Yada az biraz gayretle ………… aşk gerçektir sevgili dostlarım…….. her ne kadar alem biraz sanal olsa da aşk gerçek tir ve buna sizlerin de bizlerinde ihtiyacı vardır. Sadece size değil hepimize coşkulu aşklar diliyorum . Aşk GERÇEKTİR…….
Aşk 
GERÇEKTİR.
Unutmayın yaşadıklarınızın sanal olduğunu düşünüyorsanız.
Sanal olan AŞK 
Değildir.....
  ÇağlayanB