29 Aralık 2013 Pazar

Günaydın Sevgilim


Her gece sana uyumak 
Uykun kaçsa seni düşünmek 
Ve
Her sabah 
Sana uyanmak senle uyanmak ...
Günaydın Bal...

ÇağlayanB


1 Aralık 2013 Pazar

BATIL MI BUNLAR... AŞK BATIL OLABİLİR Mİ?



Bilmem,
Belki batıl değildir... Belkide nehirlerin denize akması gibi çok doğaldır... Belki belki de sen denizsindir ben de sana doğru akan bir nehir.
Hangisi doğru?
Batıl olması mı? Yoksa olmaması mı? Yada ne ne önemi var ki? Ben denize en hızlı akan nehirlerden bile daha hızlı sana akıyor isem ne önemi var ki? 
ÇağlayanB.

23 Kasım 2013 Cumartesi

ŞU FAHİŞELERİ ve PEZEVENKLERİ DE BİR KONUŞALIM !



Evet artık bu meseleyi de konuşalım... Bu konu koşulurken fahişelik için dünyanın en eski en aşağılık mesleklerinden biri diye cümleye başlayıp... ağız dolusu küfür edercesine kurduğumuz cümlelerle yerine dibine soktuğumuz bir meslek evet meslek... 
Beğenin veya beğenmeyin bu bir meslek birileri de bu mesleği yapıyor... Sen bu mesleğin sana sunduğu hizmeti satın almak istedikçe bu mesleği yapacak kişiler de elbette olacak. Hem bu hizmeti iste hem de bu hizmeti vereni aşağıla... Her zaman ki gibi yaman bir çelişki.... 
Kimin ne sebeple bu mesleği seçmiş olması da ilgilendirmiyor beni. Kaderin oyunu veya bilerek isteyerek tercihi bu da hiç ilgilendirmiyor... Şarkıda da dediği gibi ruhunu satsa daha mı iyi idi... O nun satacak şeyi bedeni imiş bedenini satmış. Biz bu memlekette onurunu kişiliğini satmış binlerce insanı görmüyor muyuz ?
Kimseyi aklamak kimseyi savunmak için yazmıyorum bu yazıyı ne fahişeleri savunmak bana düşer ne de onların satıcısı pezevenkleri. Derdim çok basit.
Derdim sürekli ahlak üzerinden ahkam kesen iki yüzlüler... Ahlaksızlık işinize geldiğin de olağan ve hoş görülecek bir şey değildir ahlaksızlık siz yaptığınızda da kötü bir şeydir.
Para için bedenini satan kadına kızanlar birde şuna baksınlar
Peki zengin koca peşinde koşup sevmediği halde zengin bir adamla evlenen kıza ne diyeceğiz. Kızına illa zengin koca yağlı kapı bul diyen anne babaya ne diyeceğiz? Bunu da geçtim de hala var olan bir adetimiz olan başlık parasına ne diyeceğiz? Para karşılığı yapılmış bir beden satışı değil mi tüm bunlar?
Şimdi sen istediğin kadar fahişeleri aşağıla istediğin kadar pezevenkleri aşağıla.
Bazı insanların bedenlerini satması benim gözümde ruhlarını satmasın dan onurlarını satmasından daha onurludur.
ÇağlayanB

17 Kasım 2013 Pazar

İYİ OL LÜTFEN İYİ OL !


Biraz yorgun hissediyorum kendimi biraz da eksik... belki sen olsaydın... aslın da alıştım sensizliğe ama biliyorsun gizlemeye gerek yok kaygılanıyorum senin için evet hep kaygılanıyorum... En çokta kış günleri çünkü yaz günü bile o kadar çok hasta olurdun ki kış geldi şimdi kim bilir kaç kare hasta olmuşsundur kesin hasta olmuşsundur... hemde defalarca....
Bazen açıp sana kızmak geliyor içimden sırf yine mi hasta oldun demek geliyor... dikkat et kendine iç şu acı zencefili limon sıkıp  biraz bal da ekle demek geliyor içimden... Çok şey demek geçiyor içimden demiyorum...
Kafam karışık yazamıyorum aklımdan geçenleri... kafam karışık kuramıyorum cümleleri... Palavra attım hiçte karışık değil kafam. Bilmez miyim neyin ne olduğunu bal gibi biliyorum. Seni özlediğimi de biliyorum senin için kaygılandığımı da. Kaygılanıyorum işte senin için, elimde değil.. iyi ol... lütfen iyi ol 
ÇağlayanB.

10 Kasım 2013 Pazar

ZEHİRLİ SARMAŞIK !



Ben kendimden sorumluyum ben sevgimden sorumluyum...
Sevgilim,
Sevgimi,
Hak etmiş
Hak etmemiş;
Bu benim sorunum da değil suçum da değil hem ben sevdiğimin sahibi de değilim... gidebilir istediği yere gidebilir. Evet ben onun sahibi değilim. Ama ben sevgimin sahibiyim... Ve işte onun için sevgimden sorumluyum...
Bazıları giderken öyle bir gider ki bir daha görmemek için dua edersin... İyi ki gitti diyerek tanrıya defalarca şükredersin... Ben bu insanımı sevdim diyebilirsin? Olsun de! Sen ondan sorumlu değilsin sen onun sahibi değilsin sen sevginin sahibisin ve sen sevginden sorumlusun.
Ama bazı insanlar vardır gidişleri o kadar şık o kadar dürüst o kadar açık yüreklikle yapar ki. Bazen için acır acır acır ama gidişi alkışlarsın ve hiç umut etmezsin onun dönüşünü ama içinden beklemek gelir sanki dönecekmiş gibi... Yeni aşklar kapını çalar yeni insanlar karşına çıkar ama olmaz olmaz... Sanki hayatına birini soksan onu aldattığını sanırsın... Ve işte bu şık gidişler aslın da gidiştir de bir türlü terk ediş olmaz... 
Sevgin terk etmez seni özlemin terk etmez seni. Hala ona dair bir şeyler karalamak gelir için den... Belki bazı şarkılar O'nu hatırlatır sana. Birlikte iken için den gizli, gizli ona adadığın şarkıların vardır. Ve ayrıldıktan sonra açık açık söyler o şarkıları "zehirli sarmaşık" lar la kuşatılmak istersin...
ÇağlayanB.

1 Kasım 2013 Cuma

BİR ERKEĞİN PEMBE yada PEMPE İLE İMTİHANI !


Beni bilenler tanıyanlar bilir,
Üzerimde görecekleri gömlek rengi ya beyazdır yada mavi başka renk gömleğim yok gibidir.
Gardropumu açınca mavi beyaz renklerle karşılaşırsınız gömlek rengim odur. Neredeyse başka renk yok gibi. Farkındayım ha bire yok gibi diyorum çünkü bir iki yada üç tane pembe gömleğim var. Ama lacivert takımların için de ve uygun bir kravat ile çok güzel duruyorlar. Ayrıca kotlarla da fena olmuyorlar...
Yani aramızda kalsın galiba pembeyi yada pempe yi seviyorum
Şimdi durduk yere niye mi yazdım bunları... Galiba mavilerle büyütülen erkek çocukları olarak pembeye yada pempeye  olan sevgimi zaafımı anlatmak istedim kısacası buradan bir itirafta bulundum. Galiba yaptığım bu...
ÇağlayanB.

30 Ekim 2013 Çarşamba

BOŞ BİR YAZI !

     ..............................................
     ..............................................
     ..............................................
     ..............................................
                             B O Ş 
bazen boş insanlara boş bir yazı ile cevap verirsin... 
ÇağlayanB
                           


25 Ekim 2013 Cuma

OZAN GİBİ DÜŞÜNMEK



sen ki
o büyük ozanlara gıpta ederek büyümüşsün
o büyük ozanlara hayran olmuşsun

öyle ise...
                                     sen
                                     hep ozan gibi düşüneceksin
Ama
ozan gibi düşündükçe de
                                     ilkin
                                     Seni seviyorum ...
ÇağlayanB

YAZARIN NOTU:  İLKİN herhangi bir şifre veya bir gerçek bir isim değildir anlatımım da  "İLK ÖNCE" demek yerine sadece " İLKİN" demeyi tercih edişimdir
Ç.B.

14 Ekim 2013 Pazartesi

BİR ERKEĞİ ADAM ETMEK...


Oğlumla beraber bir tiyatro oyununu izlemeye gittim... Hem anlayacak kapasitede hemde bir Tiyatro izleyicisin sahip olması gereken adaba sahip olduğun dan O nu da götürdüm. Nasıl olsa salonda oyunu izlerken cak cak cak sakız çiğnemeyeceğini, nasıl olsa cep telefonunu açık tutmayacağını biliyorum. Hem ayrıca onun sanatla mümkün olduğunca iç içe olmasını istiyorum.  Sanatçı olsun demiyorum. Ama sanata saygı duysun, estetik duyarlılığı olsun istiyorum Güzel bir kadına yani güzel kadındaki estetiğe baksın istiyorum. Yoksa kadını meta olarak görüp cinsel bir objeye bakar gibi baksın istemiyorum... Ve sevişmeyi bir boşalma ihtiyacı olarak algılasın da istemiyorum. Sevişmeyi hem de çılgınlar gibi sevişmeyi sevsin ama bunu aşksız hele sevgisiz hiç yapmasın istiyorum...

Elbette daha O bir çocuk elbet de bir erkek çocuğu mutlaka sokaklarda parklarda oynaması gerekecek mutlaka oralarda oynarken düşecek kalkacak bu da onun sağlıklı gelişimi için şart illaki o parklarda o sokaklarda çocukça kavgaları olacak,  ama kavgacı olmasın istiyorum. Kavga edecekse bir erkek olarak sadece sevdiklerini korumak  için sadece inançları için değerleri için kavga etsin istiyorum. Bu kavgaları verirken de tuzaklar, pusular kursun istemiyorum kavgayı da sadece gerektiğin de ve adam gibi düello edercesine yapsın istiyorum.

Hele hele hiç kaba bir adam olsun istemiyorum bir salon erkeği yaratmayı düşlemedim hiç... Erkek erkeğe yapılacak geyikleri şakaları bir şaka tadın da tutup bunların da hayatın bir parçası olarak elbette yaşamalı.

Sevgisi akıllı olsun istiyorum... Aldatmasın aldanmasın ve aldatanı affetmesin istiyorum. Aşkı sevgiyi deliler gibi yaşasın ama aklının önüne geçsin istemiyorum mantıklı aşk yaşasın demek değil bu... Aşkın sevginin sahip olmak olmadığının farkına varmasını istiyorum. Aşkın, sevginin sevdiğine eziyet etmeyi değil, onun hayatını kolaylaştırmayı kendisi ile ile mutlu olmayan kadının başka yere gitmesine yardımcı olmasını, yani sevginin ilk kuralının sevdiğinin mutlu olmasını istemek olduğunu bilmesini istiyorum. Sevdiğinin mutluluk tercihlerinin kendisinin mutsuz dahi etse anlayış gösterecek olgunluğa erişmesini yani büyük ustanın NAZIM ın dediği gibi elmayı seviyorsun diye elmanın da seni sevmesinin şart olmadığını bilmesi gerektiğini istiyorum. Aşk uğruna ölümün dahi göze alınabileceğini, ama giden bir kadının ardın dan ağlamadan hayata devam etmenin adamlık olduğunu bilmesini istiyorum. Ve O büyük Ozanlardan feyiz alsın istiyorum. Nazımı Atilla İlhan ı Can Yücel i daha nicelerini bilsin şiirin tadına varsın istiyorum.

Şarabı da rakıyı da bilsin içsin zamanı gelince beraber içelim ama illaki ağzı ile içsin ve illaki hem rakının hem şarabının kültürün den biraz anlarsın istiyorum.

Biraz hümanist biraz toplumcu biraz politik olsun istiyorum ve illaki ortalamanın üzerinde genel kültürü olsun istiyorum dersleri okul hayatı iş hayatı hayatının önüne geçsin istemiyorum okulun öğreniminin işin de ki başarının amaç değil araç olduğunu bilmesini başarı ölçeğinin mutlu olmak olduğunu bilmesini istiyorum.

Doğayı tabiatı sevsin istiyorum  Kırılan bir dala hayıflansın çok sıkı bir çevreci olmasa dahi ortalamanın çok çok üstünde duyarlılığa sahip olsun istiyorum. Ve bu dünyayı diğer tüm canlılarla paylaşmamız gerektiğini bilmesini istiyorum.

Sorunları düşünerek fikir üreterek zekası ve aklını kullanarak çözsün istiyorum. Haklı olmadığı anlarda inatlaşmaması gerektiğini ayrıca haklılığını ispatlamak için dayılanmanın yanlış olduğunu bilmesini istiyorum. Haklı ise eğer haklılığın ispatının doğru tavır ve bilgi ile yapılabileceğini bilsin istiyorum. Elbette yüreğini nefretle kirletmemesini hayatta nefret edilecek tek şeyin cahillik olduğunu bilmesini istiyorum.

Saygılı olmasını istiyorum insanlara tüm canlılara rakiplerine meslektaşlarına akla gelebilecek her şeye küçüğe büyüğe tüm varlıklara saygılı olmayı becerdiğin de zaten adam olmak için önemli mesafeler alacağını biliyorum. İşte onun içinde saygılı olsun istiyorum.

Neyse oyun bitti çok beğenmiş bazı replikler aklın da tekrarlıyor bana... dansları da beğenmiş kostümler de ilgisini çekmiş...

Neden ayakta alkışladın diye sordum "sende ayakta alkışladın" dedi ama benden sonra ayağa kalkmadın ben kalkarken sen de kalkıyordun dedim. " Oyun güzeldi hem okadar çalışmışlar hazırlanmışlar otursak ayıp olmaz mıydı" dedi.

Olacak eminim bu çocuk olacak...

ÇağlayanB



7 Ekim 2013 Pazartesi

KARANLIKTA ve AŞKIZ


Ne den öyle bakıyorsun ki?

                               Evet,
                                       Şarabım bitiyor...
                                       Mumlarım eriyor..
                                 
                                Korkma,    
                                        ben hiç karanlıkta,
                                        aşksız kalmadım...

ÇağlayanB


3 Ekim 2013 Perşembe

ÖLMEDİN... !


Ben seni öldürmek istedim!
                             mutluluktan...

Ve
AŞK...
Sen gittin,

                             Ben ... ölmedim,
                             Sen ... ölmedin.



ÇağlayanB.

29 Eylül 2013 Pazar

BEN İNSAN AYIRT EDERİM !

Ben insan ayırt ederim
evet ederim.
Siyah beyaz ayırt etmem,
müslüman hıristiyan yahudi ateist deist ayırt etmem,
sünni alevi ayırt etmem,
Türk Kürt ayırt etmem,
İngiliz Alman Rus İtalyan Pupua Yeni Gineli ayırt etmem,
köylü kentli ayırt etmem,
zengin fakir ayırt etmem,
güzel çirkin ayırt etmem,
kadın erkek ayırt etmem,
eşcinselmiş aseksüelmiş ayırt etmem,
işini gücünü ayırt etmem,
pezevenkmiş fahişeymiş  ayırt etmem,
evet onu da ayırt etmem,
ha bedenini satıp para kazanan fahişe ha sırf parası için bi adamla evlenen kadın
ha fahişeyi pazarlayan adam ha da zengin koca yağlı kapı diye kızına koca arayan anne-baba
onun için onları da ayırt etmem,
Ama birilerini ayırt ederim,
CAHİL olanla OLMAYANI ayırt ederim,
Her şeyi bilemezsiniz ama ortalama genel kültürünüz olmalı,
o nedenle;
Cahille cahil olmayanı ayırt ederim ...
ÇağlayanB.

25 Eylül 2013 Çarşamba

MUTLULUĞU SEÇMEK !


Kimi anlar vardır ...
Ressam bilir ve hisseder;  Şövale de baktığı, renklerine karar veremediği, fırçayı ne kalınlıkta veya ne sertlikle vuracağına karar veremediği bir tuval durur karşısın da... Bilir o tuval aslında onun en güzel tablosu olacaktır... Ama buhranlıdır işte... Belki biraz daha fazla gayet etmesi gerekecektir... Yada yarım bırakacaktır... ve o tablo hiç ortaya çıkmayacaktır...
Şairin yada romancının, esinler içinde buhran yaşaması gibidir bu... Tamamlasa en güzel romanı tamamlasa en güzel Şiiri olacaktır vazgeçerse belki de üreteceği en güzel eserini ortaya çıkaramayacaktır ... vazgeçmek yada devam etmek gibi bir seçim zamanıdır O an
                 
Mutlu eden seçim doğru seçimdir...
Ve mutluluk
Güzel olanla dır iyi olanla dır güzel ve iyi olan emek ister yoksa kolay olan seçim sizi mutluluğa götürmez ... Kolay olan sizi basit olana taşır...
Kolay olanı seçmek aslın da seçim değildir
ÇağlayanB.

23 Eylül 2013 Pazartesi

SENİN MEZARIN DAHA SÜKSELİ DAHA HAVALI OLACAK !


Çok başarılısınız ...
O kadar başarılısınız ki  son model pahalı arabalarınız var evleriniz var evleriniz saray yavrusu gibi ve bir sürü hemde... İşiniz süper o biçim para kazanıyorsunuz... Kocanız çok yakışıklı karınız çok güzel ... aldanıyor aldatıyor farkına varıyor ve bilmezden geliyorsunuz. Yada fark edemiyorsunuz. Sabah kahvaltınızı belki beraber yapıyor belki de yapmıyorsunuz. Bazen beraber tatile gidiyor gizli gizli birilerini arıyor birilerin ile birlikte olmaya çalışıyorsunuz...
Dostlarınız var çok sıkı en sıkısından en lüks mekanlara gidiyor beraber takılıyorsunuz bir masanın etrafına toplanmış otururken sıkı dostlarınızla elinizde en akıllısından telefonunuz sosyal ağlarda cet peşinde yada oyun oynuyorsunuz siz ve en sıkı dostlarınız...
Ve
Hep uğraşıyorsunuz, uğraşıyorsunuz...  mutluluğu satın almak için çok uğraşıyorsunuz ... bilmem alınabiliyor mu ? Peki ya Sevgi oda parayla alınabiliyor mu?
Aslın da hiç gözlerinin içi gülmüyor senin ...
Oysa
Yoksul diye burun kıvırdığın birilerinin gözlerinin içi öyle bir gülüyor ki, ... Öyle samimi öyle içtenler ki... sen hiç bilmiyorsun işte bu içtenliği ve samimiyeti...
Aman boş ver sen başarılısın nasılsa...
Zaten,
Senin mezarın da daha sükseli daha havlı olacak
ÇağlayanB

19 Eylül 2013 Perşembe

BENİ UNUTAMAYACAKSIN ...


Biliyorum 
Biraz müzik dinlediğin de akılna ben geleceğim... hatırlayacaksın şarkı dinlemeyip müzik dinlediğimi ... 
Eline bir kitap aldığın da beni düşüneceksin 
Şarap yudumlayacak beni düşünecek sin ... ilk içtiğimiz şarabı senin için sakladığım ayırdığım şarapları düşüneceksin
bir sergi bir oyun bir film bir yol bir tatil bir resim bir söz
bir aşk bir blog
hepsi beni hatırlatacak sana ...
..
En çokta "Onlar" hatırlatacak beni... Beni unutmana hiç izin vermeyecekler ...  Çünkü Onlar seni benim gibi sevemeyecek. Kimse benden çok sevmeyecek demeyeceğim  ama kimse benim kadar güzel sevmeyecek seni...
Ve sen hep bunu hissedecek...hep bunu hatırlayacaksın.
Seneler hatta çok seneler sonra da
Özlemle anlatacağın en güzel aşk hikayen olarak beni hatırlayacaksın..
ÇağlayanB.



17 Eylül 2013 Salı

BU YAZIYI SAKIN OKUMA !



Bu yazıyı okumamanı söylemiştim sana bir delinin güncesi gibi bir şey bu... o kadar çok yarım yarım tamamlanma mış yazılamamış sonu gelmemiş yazılar dan beter amaçsızca ne yazacağını bilmeden sözcükleri cümle haline getirip bırakacağım bir yazı bu bir şey katmaz sana bu yazı bu yazı bir delinin güncesi gibi bir şey okumamalı idin söylemiştim sana ama dinlemedin beni
Uyarmıştım seni
Kulak ver uyarılarıma dikkate al
kulak ver sözlerime
kulak ver uyarılarıma
çünkü bilirsin ben hep haklı çıkarım
ÇağlayanB

10 Eylül 2013 Salı

ÖPERSEN GEÇER


Ben küçük iken bir yerlerden düşünce yada oram buram yara olunca yaralarıma annem pansuman yaparken üflerdi... Acım hafiflesin diye... hafiflerdi de annem üflerdi acılarım hafiflerdi... yada öpeyim de geçsin derdi... o öptükçe geçerdi...
                                                        Şimdi de yaralarım var ...
Ama anneme gösteremediğim  ...
Kimseye gösteremediğim...
Kim üflerse üflesin hafiflemiyor acıları
Sen
Öpersen
Geçer
Ama...
ÇağlayanB.

8 Eylül 2013 Pazar

KAHRAMAN...


Kahraman sözlük anlamı: savaşta veya tehlikeli bir durumda yararlık gösteren (kimse) alp yiğit... 
Bu tanımın bence güncellenmesi lazım bu kadar zor ve güç değil kahraman olmak hele ki bu çağda hiç de zor değil      .
İçiniz dışınız bir olsun, doğru olun doğru şeyleri doğru şekilde yaşayın
EN KAHRAMAN sizsiniz... Aslın da iş bu kadar basit biraz gerçek sevin biraz gerçek olun bu çağın kahramanı sizsiniz
Yoksa o ABD yapımı DANDİNG filmler de ki DANDİNG süper kahraman olmaya gerek yok Zaten nasıl olacaksın ki işin yoksa mavi tayt üzerine kırmızı iç çamaşır giy bir de üzerini değiştirecek telefon kulübesi ara telefon kulübesi de kalmadı artık o bile sorun yani....
boş ver bunları
Sen GERÇEK SEV sen GERÇEK OL Bu çağın kahramanı sensin
ÇağlayanB

30 Ağustos 2013 Cuma

"KİTAP GİBİ KADIN AÇ AÇ OKU"



Erkelerin laf atarken kullandıkları bir cümlesi vardı "KİTAP GİBİ KADIN AÇ AÇ OKU" çok küçük yaşlarda duymuştum bunu sokaklarda ... Çocukluk işte o zamanlar çok gülmüştüm komik gelmişti bana. Şimdilerde gülmüyorum. Laf atmak hoş olmayan basit bir davranış ve terbiye eksiliğinin dışa vurumu olarak geliyor bana ... Manasız bir eylem.
Bilmiyorum laf atılmasın dan hoşlanan kadın var mıdır varsa da ben tanımıyorum. Tanıyorsam da bundan hoşlandığını bilmiyorum...
Evet erkekler kitap gibi dedikleri kadınlara sahip olmak isterler aslın da kadınlarda o şekilde ki erkeklere sahip olmak isterler yani bir kitap gibi dolu dolu bir insanla birlikte olmayı herkes ister... topu topu 100-200 kelime ile konuşup sonra kitap gibi kadına /adama sahip olmayı istemekte biraz hayal. Elbette hayalleriniz olacak, olsun da, ama gerçekçi değil. 
Sen bir kitabı okuyup anlayacak donanıma bilgiye birikime kelime dağarcığına en basit ifadesi ile genel kültüre sahip değilsen bir kitap doluluğun da ki birine nasıl sahip olacaksın. Bozulma ama,... yada bozulursan bozul senin sahip olacağın ancak iyi ciltlenmiş, hiç bir edebi değeri olmayan, basit, içeriği zayıf bir kitaptır... 
Zaten ...
Herkes kitap okuyabilir ama herkes iyi kitap okuyamaz...
Sen ne kadar donanımlı isen okuyacağın kitabın güzelliği de o kadar artar...
Aslın da uzun lafın kısası;
Kitap gibi kadınları okumak kitap gibi adamların kitap gibi adamları okumak da kitap gibi kadınların işidir HERKESİN HARCI değildir.
ÇağlayanB

17 Ağustos 2013 Cumartesi

GELECEKTE Kİ SEVGİLİYE AÇIK MEKTUP !


SEVGİLİM
Hiç bir zaman senin tam istediğin gibi bir adam olmamı bekleme... Hiç bir zaman her şeyimle her davranışımla beklentilerini karşılaya bileceğimi düşünme... Ve sakın senin için değişmemi isteme... senin için yapabileceklerim senin için değiştirebileceğim şeyler mutlaka vardır. Ancak ben hiç bir zaman her şeyi ile senin istediğin gibi bir adam olamam ben öyle doğmadım ben öyle yaratılmadım...
Senin için bu denli değişmemi istersen ben kendime ihanet etmiş olurum bunu ben den isteme! Bunu yapamam ki yapsam kendine sadık kalamamış biri olarak sadece sana sadık kalabilirim
Peki ya AŞKA
Aşka sadık kalabilir miyim?
Sana sadık kalmam senin bana sadık kalman çok önemli ki bunu başarmak hiç zor değil. Ancak aşka sadık kalmak bir birimize sadık kalmamızdan da önemli
Aşk kalıplarla beklentilerle sınırlı olamaz öyle olursa aşk olamaz
Aşk yok olursa  ben de yok olurum...
ÇağalayanB

16 Ağustos 2013 Cuma

Onunla Onsuz !


Ben O'nu Düşünüyordum...

O'da
O'nu Düşünüyordu...

Ben O'nda idim
O da O'nda idi....
                  Ben O'nu Düşündüm O da O'nu...
                  İkimizde onu Düşündük
Ben Onu
                  O nu



ÇağalayanB

15 Ağustos 2013 Perşembe

DEFALARCA ve SONSUZ TEŞEKKÜRLERİMLE...


Sevgili Okur;
Blogumu açtığım günden itibaren 130 a yakın yazı kaleme almışım içlerinde 100 lerce kez okunanlar da mevcut 10 larca defaya ulaşamayanlarda...
Kimi yüreğimden gelen, kimi beynimden dökülen satırlar, benim satırlarım...  Kimi belki bir zamanlar bir kadın a kimi belki bir zamanlar bir olaya yazılmış, yada? yazılmamış! Belki de yazdığım hiç bir yazı bir kişi yada bir olay için yazılmamış.
Sonuçta; sanat, biraz da düşsel zekanın eseri ve dışa vurumu değil mi?
Ve bu yazılarımın toplamda görüntülenmeleri 10.000 adeti geçmiş durumda... okurken biraz olsun sizlere keyif aldırmış isem benim için yeterli...
Blogumu bir takipçi olarak açıktan veya arada bir denk geldikçe izleyen yada takip etmeden izleyen tüm okurlarıma vakit ayırdıkları için teveccühleri için ilgileri için sonsuz şükranlarımı sunarım. Bu kendimce yazma yolculuğum da bana bir tıkla bile eşlik etmiş olan herkese defalarca ve sonsuz teşekkürlerimle. Var olunuz...
ÇağalayanB

13 Ağustos 2013 Salı

MEVZUNUZU SEVEYİM !


Bu gün akşam üstü bisiklete binmek için parka gittim etrafta bir sürü kadın gördüm kısa şortlar giyip spor yapan hata yürüyüş yapan hamiler de vardı vede yanların da beyleri bile yoktu... hamile kadınlarını görünce estetik değil diye düşünmedim... fan fini fin fon yapmış diye de düşünmedim... bir doğum mucizesi daha gerçekleşecek diye düşündüm... ha şort giyenlere off yavrum bacağa bak diye de bakmadım aklım dan böyle bişi de geçmedi ama güzelse estetik değerini vermek lazım o ayrı... Bugün etrafta şortlu ve hamile kadın çoktu sanırım yasaklanmadan giyelim yasaklanmadan çıkalım sokağa demişlerdi kadıncağızlar... 
ama aklımdan ne geçti biliyor musunuz? AĞZIM DOLU DOLU ZİHNİYETİNİZE KÜFRETMEK GEÇTİ

#direnşort #direnhamile

ÇağlayanB

4 Ağustos 2013 Pazar

İZ BIRAKAN KADINLAR


Aynı okulu paylaştığım bir dostla sohbetteyiz. Nasıl oldu nasıl söz oraya geldi şimdi pek anımsamıyorum. Bir soru sordu  “çapkın mısın dır” sanırım dostluğumuza güvenerek “evet” dememi bekliyordu hani biz erkekler asıldığımız kadınlardan çapkınlığımızı gizler asılmadığımız kadınlara  ise hatta biraz abartarak nasıl çapkın olduğumuzu anlatırız ya sanırım onun için evet dememi bekliyordu. Ben bana ait kimseden gizlemediğim cevabı verdim.
Ve
Derken konu kadınların çapkınlığına geldi. Kendisinin çapkınlık numaralarını anlattı ben görünür kaçarım görünür kaçarım dedi. Tipik kadın numarası işte dedim İz bırakıyorsun takip edilmek için dedim. “Aynen öyle” dedi.
Hani insanlar çevresindekini kişileri az biraz tanırlar ben de o arkadaşımı tanırım elbet ne yapabileceğini ne kadar cesur ne kadar korkak ne kadar uçuk ne kadar sıradan olabileceğini biraz tahmin edebilirim.
Ama aslın da ondan beklediğim cevap bu değil di. Ondan çok daha fazlasını beklerdim. Düşündüm şöyle bir işini gücünü eğitimini. Aslın da Türkiye şartların da bir çok kadının pozisyonuna imreneceği birisi. Üstüne üstlük öle küçük bir kasabada dar bir çevrede falan da yaşamıyor. Bu ülkenin koca başkentinde yaşamını ikame ediyor. Ama o bile ilgisini çeken bir erkeğin yanına gidemiyor. O bile ilgisini çeken erkeğin yanına gelmesi için küçük numaralar yapma derdinde. İz bırakacak ki o izi birileri takip etsin.
Gece bir yere gitse… birini görse… ve ilgisini çekse onu tanımak için hala o adamın ona gelmesi şart gelmesini sağlamak için de adamın ilgisini çekmesi şart. Durup dururken adamın yanına gidip sohbet başlatamayacak yani. Belki de haklı bunu yapsa biz erkekler hemen yaftalayıp yakıştırmalarımızı iliştireceğiz üzerine.
E erkeğin elinin kiri olduğu sürece de farklı bir şey olamaz. Biz kendimizce yargılamaya devam ettikçe ne olabilirdi ki.
Halbuki araştırmalar ortaya koyuyor ki kız çocuklarının öğrenme süreci erkek çocukların dan daha hızlı ve kolay… Ama … belirli yaşlara kadar.  Bu özellikle de ergenlik çağın da geriliyor ve yine araştırmalara göre bunun sebebi. Ergenliğe giren kızlarımıza baskılarımızın artması. Yani öz güvenlerini yok ediyoruz yavrucukların. Erkeklere ver gazı ver gazı. Yaptığımız budur.
Kadınlarımız bırakın hayat mücadelesin de önde olmayı, en doğal hakları olan kur yapma haklarını bile kullanamıyor. Ancak yapabildikleri görünüp kaybolmak. Ellerinden gelen bu
Yani iz bırakmak.
En fazla yapabildikleri bu halbuki çevremizde iz bırakmaktan bile korkanlar varken bu bile önemli bir yetenek. Bunu da zaten bazı gerçek rekabetçi kadınlar yapabiliyor. Çünkü bizim kadınlarımıza, hemcinsleri ile rekabet edebilme şartı olarak öğretilen şey iyi makyaj ve iyi bir kıyafet. 
Elbette kişinin kendine özenli davranması çok önemli bir meziyet ama bu güzel ambalajın içini de doldurmak lazım. Biraz bilgi, biraz kültür, biraz cesaret… En azın dan biraz daha bilgi ile nasıl iz bırakacağınızı bilirsiniz.
Aslın da hiç kızmıyorum kadınlarımıza nasıl kızabiliriz ki en az üç çocuk sonrada bununla da tatmin olmayan beş çocuk isteyen zihniyetin yönetiminde ne yapabilir ne olabilir. Evet  üç-beş çocuk yapsın ki kadın sokaktan çekilsin sosyal hayattan çekilsin iş hayatın dan çekilsin kısacası kadın eve kapansın. üç-beş çocuk yapacak kadını 30 yaşında evlendiremezsiniz 19-20 yaşın da evlenecek ki o kadar çocuk yapabilsin ve kadın böylelikle sosyal hayatın hiç bir yerinde olmasın son nokta da hamile kadını sokağa bile çıkarma olsun bitsin.
Ben neden bahsediyordum "iz bırakmaktan mı" İz bırakması bile mucize bu şartlarda...
ÇağlayanB.

28 Temmuz 2013 Pazar

AŞIK OLDUĞUM KİŞİ



Ben tüm insanlara dürüst ve iyi davranmaya çalışırım... Mümkün olduğunca ön yargısız ve herkesle de mümkün olduğunca empati yapmaya gayret ederim...
Bu benim yaşama bakışım dır. Bu sayede herkese eşit davrana bileceğimi düşünüyorum... Çünkü her insan nazik kibar ve dürüst davranışı hak eder, ta ki bunları hak etmediğini ispat edene veya onun bu sıradan davranışı bile hak etmeyecek tavır ve durumları sergilediği ana kadar.
İyi ve dürüst davranış kimse için ayrıcalık değildir...

Ayrıcalıklı davrandıklarım var mıdır? elbette vardır. Evet ayrıcalıklı davrandığım kişi ise bellidir ona daha toleranslı ona daha da özenli davranırım elbette ki bu ve bu davranışların getireceği ayrıcalığa sahip olacak kişi ise AŞIK olduğum kişidir.
ÇağlayanB

17 Temmuz 2013 Çarşamba

AŞK VE KAVGA


Benim bildiğim tek bir dil vardır sevginin dili AŞK ın dili başka bir dil kullanmam ben ... Hele ki aşıkken ben sadece o dili, bildiğim en güzel dili kullanırım aşkı, aşkla konuşurum aşkı aşkla yaşarım aşıken ben adarım kendimi aşka aşık olduğuma.
Ve hiç korkmadım aşktan ve hiç yılmadım aşktan... Hiç mi çekmedim aşk acısı? Elbette çektim. Hiç mi çektirmedim aşk acısı? Elbette oldu benim de terk etmelerim, ama hiç aldatmadım, hiç kandırmadım, vazgeç melerim oldu... cayma larım oldu... bık malarım oldu ... terk ediş lerim oldu bunların hepsi oldu. Ancak hiç aldatmalarım olmadı... Ben aşklarım la kavga etmeyi hiç beceremedim ben kavganın dilini bilmedim hiç.. Onun için hiç kavga edemedim ben aşklarım la
Peki hayatta hiç mi kavgam olmadı?
Elbette oldu...
Kavganın dilini bilmediğim için, hep düşmanımın diliyle kavga ettim. Bilmediğim dilde onu taklit ettim onun içindir ki ben düşmanlarıma en az onlar kadar sert oldum... Tuzak kurmayı öğrenemedim belki.... Ama sert olmayı öğrendim.
Hiç bir zaman aşklarıma Düşman olmadım hiç Bir zaman aşklarım la düşmanlarımı karıştırmadım hiç bir zaman onların mutsuzlukları ile mutlu olmadım.
işte o nedenledir ki Ben
"SEVGİMİ VE AŞKIMI KENDİ DİLİMDE YAŞARIM... KAVGALARIMI DA DÜŞMANIMIN DİLİ İLE YAPARIM."
ÇağlayanB

11 Temmuz 2013 Perşembe

ŞARAP


Daracık Arnavut kaldırımı bir sokaktayım kimi duvarlar kireç boyalı kiminin  boyası dökülmüş kimi sadece taş ve kimini asmalar sarmış. Yan tarafta ki avluda çalan bir plaktan melodiler geliyor Güney Amerika nın isyankar devrimci parçalarının melodileri. Biraz yüksekçe bir masa ve biraz yüksekçe iskemleler masanın etrafın da, masada, iki şarap şişesi, birisinin için de kır çiçekleri dolu daha yeni ellerimle topladım yamaçlardan... Diğeri yeni açtığım bir şişe, mantarını parçalamadan özenle açtım. Bir kaç dakika bekleyeceğim hava alsın şişe, çok bekledi açılmayı. Hava ile selamlaşsın ardın dan kadehlere servis edeceğim meyve veya peynir veya yemek hiç bir şey almıyorum sadece şarabın tadına varacağım, Kadehleri bu sefer kırmızı şaraplar için hep tercih ettiğim iri geniş ağızlı olanlar dan değil, hani sanki beyaz şarap bardaklarını andıran daha yüksek ayaklı ama onlardan daha geniş olan kadehleri tercih ettim bu sefer Yudumlamak için yaklaştırdığım da kadehi, şarabın kokusunu içime çekeceğim ve...  Damağımda hafifçe gezdirdikten sonra yutacağım ilk yudumu mu
Kulağımda eşsiz melodiler damağım da kırmızı şarabın tadı...
ve diğer kadehle paylaşabilirim şişeyi
Ama...
ÇağlayanB.

5 Temmuz 2013 Cuma

DÖNMEK... !



Gidenler bilmelidir ki gittikleri yerden dönmek kendilerine düşer... Bıraktıklarının gelip oradan onları almalarını beklemeleri kadar yanlış bir şey yoktur. "Dönmek; bir eylemdir." Ancak gidenin yapabileceği bir eylem... 
O nedenledir ki; gittiğiniz yerde öylece durarak gelip terk ettiklerinizin bıraktıklarınızın  sizi almasını bekleyemezsiniz... Ve unutmayın her bekleyişin bir süresi her bekleyişin bir ömrü vardır tıpkı hayat gibi... Evet... Hayat sizindir... düşünmek ve kıyaslamak hakkınızdır... doğruları düşünün, yaptıklarınızı düşünün neden gittiğinizi düşünün, gitme sebebinizin  ne kadar doğru veya yanlış olduğunu düşünün, gerçekten hak etmiş miydi bu gidişi yoksa anlık acılara, anlık kızgınlıklara ve dolduruşlara gelip mi gitmiştiniz ?
Kıyaslayın, her şeyle ve herkesle kıyaslayın O nu, ve karar verin dönecekseniz dönün dönmeyecekseniz de dönmeyin...
Yaşam bir defadır hep akar yaşam bir defadır hep gider zaman sizi başlangıca götürmez sona götürür zaman aktıkça sona yaşamın sonuna yaklaşırsınız onun içindir ki sonlara doğru yaşayacak bir şey kalmadığın da geçmişe bakıp eksik kalanları tamamlayamazsınız eksik kalmışsa birşeyler,  dönülecek an şuan dır şimdidir... sona ulaştığınız an değildir? Ve geç kalırsanız dönmekte aslın da dönmemiş olursunuz.
Ve şarkının dediği gibi öpülen her yeni insan eski sevgilinin yüzündendir.

http://www.youtube.com/watch?v=iELbQkqpZZo

ÇağlayanB

1 Temmuz 2013 Pazartesi

SEN GİTSEN ... Gözlerimden...


Bu gün seni ne çok düşündüm ne çok aklıma geldin... tebessümlerin, sana takılmalarım Onlara "yaaa dalga geçme" değişlerin ve gülüşmelerimiz, tutkularımız... yanmalarımız... eriyişlerimiz  uzun uzun söyleşilerimiz  aklıma geldi...
Sana ilk verdiğim kitabı hatırlar mısın? O kitapta bizden bir şeyler vardı sanki çok konuştuk senle o kitabı bu gece ekranda birden yazarı çıktı karşıma, o kitabın ... ???  Ne bileyim sen geldin aklıma ... Ne bileyim o kitabı konuştuğumuz günlerimiz geldi aklıma,  o günler... o günlerde evde yemek yapmalarımız şarap içmelerimiz film izlemelerimiz... uyumadığımız gecelerimiz, gün doğumunu  karşılamalarımız..
Neyse uyumam lazım tek başıma gün doğumu karşılamayayım.
Uykum gelse sen gitsen gözlerimden...
ÇağlayanB

29 Haziran 2013 Cumartesi

AŞK olabilir Mİ


Aşk tek başına olabilir mi hayatta?
"Aşk  olsun yeter" olabilir mi?
Olmuyor olamazda AŞK için özgürlük lazım, adalet  lazım... Başkalarının baskısı olmalı aşka. Yada baskılara direnmeli. Onları bertaraf etmeli, özgürlüğünü koruyabilmeli. Aşk, aşkın düşmanının dolduruşuna gelmemeli vesveselere inanmamalı yalanlara kanmamalı ... Hele ki yalanların sahibine iyi bakmalı kimin ne olduğu hiç akıldan çıkmamalı...
Aşkın yok oluşu bitişi elbette can yakar Ama esasen aşkın adaletsizliğe yalana yalancılara baskıcılara ve esarete esir düşmesi daha da çok yakar canı
ÇağlayanB

23 Haziran 2013 Pazar

SENİN İÇİN YAZDIKLARIM ...


Senin için onlarca not onlarca mektup yazdım
hiç birini bilmedin hiç birini görmedin...
hiç birini sana okumadım hiç birini sen duymadın.
ve,
hepsini...
şarap şişelerine koydum...
bıraktım kırmızı şarap şişelerini Kızılırmak'a...
belki sana gelir birkaçı,
Benim sana yazdığımı bilmeden
belki okursun...
belki okumadan
Dokunmadan atarsın sulara tekrar...
ÇağlayanB



21 Haziran 2013 Cuma

GECE ve HAYALLER !


Gece
Vakit epeyce ilerledi,
Gözlerim açık, tavanı izliyorum...
Sanki bir sinema salonunun perdesi,
Ve bir film oynuyor... Hayallerim ve sen. Perdede sen... Senle olan hayallerim...

ÇağlayanB.

11 Haziran 2013 Salı

AŞKTA ve DİRENİŞTE

Aslın da bilseydin AŞK ı anlardın olanları... Ama hiç bilmiyorsun AŞK ı

Bana ne kadar katılırsınız bilmiyorum ama tarihe tanıklık ettiğimizi düşünüyorum. Neredeyse 15 gündür İstanbul  Ankara ve İzmir olmak üzere tüm yurtta inanılmaz olaylar oluyor... İnsanlar sokaklar da inanılmaz barışçıl şekilde de iktidarı protesto ediyor. Katılanlar bilir inanılmaz zeka ürünü esprilerle üretilmiş sloganlar la iktidara ve ana akım medya ya göndermeleri var protestocuların...
Ve protestocuların panayır yerine çevirdikleri parkta direnen zeka... önce parkı temizledi, kütüphane kurdu gitarıyla şarkılar söyledi, parkta kitaplar okudu dans etti halay çekti... anonim bir sanat alanına çevirdi. Zaten ne beklenirdi ki, Bu zeka içerisinde sanatı barındırmadan olabilir miydi? Sanatın estetiği güzelliği bu direnişte AŞK la yer bulacaktı ve buldu da...

AŞK la
Direnişle sanatla ve dayanışma ile gerçekleşen bir eylem
Ve meydanlarda sokaklarda en az erkekler kadar çok, hatta bazı yerlerde onlardan da kalabalık ve en az onlar kadar cesur hatta onlardan daha cesur ve özgürlüğüne düşkün kadınlar genç kadınlar ve  kız çocukları gördüm... Direnmeyi bilen istediğini bilen ayaklarının üzerinde sımsıkı duran kadınlar... İmrenerek izledim onları... güçlerini cesaretlerini...
Ve bir gün bir daha AŞIK olursam muhakkak o meydanlardaki ÇAPULCU kadınlardan birine aşık olabilirim. Aşkta ve direnişte beraber ve bir olunacak ÇAPULCU kadına aşık olabilirim... Nasıl şeytanın vesvesesine uyup ALLAH tan vazgeçilmiyorsa, düşmanın dolduruşuna gelip AŞK tan da vazgeçmeyecek... direnecek kadına AŞIK olurum  #aşktavedirenişte
ÇağlayanB
.                                                                #aşktavedirenişte

9 Haziran 2013 Pazar

KALP SESİ...

Yaşamım boyunca hiç bir şeye ulaşmak için taktikler geliştirmedim, kurgulama telaşına girmedim. Bana bunlar hep çok yorucu gelmiştir...
"Kurgula plan yap uygun şartları yerine getirmeye uğraş... doğal akışa engel olmak için mücadele et..." 
Bu doğallıktan uzaklaşma bana yaşamın doğasına doğal sürecine müdahale gibi gelir... Nasıl doğa "intikamını" insan oğlun dan doğal afetlerle alıyorsa kurgulayarak taktikler yaparak planladığınız ve o şekilde yönettiğiniz süreçler de elbet siz den "intikamını" alacaktır.
Ve... sakın başkalarının sizin yaşamınıza bu şekilde müdahalelerine aldırmayın bu onlara anlık ve kısa süreli bir  başarı yani kısa süreli mutluluk verir zaten bir başkasının mutsuzluğu ile mutlu olabilen insanlar aslın da gerçek mutluluğu yaşamamış bilmemiş esas "acınacak" insanlardır.... Kurgu ile yürüyen süreç mutlaka bitecektir. Onların size verdiği zararlar anlıktır yani seni, esas mutluluk, kalıcı, sürebilen mutluluk illaki bekliyordur... Aynen yolu değiştirilen dereler gibi bir müddet oralardan akar. Sonra bir gün bir yağmurda coşar isyan eder tekrar yolunu bulur su...
Yüreğin sesi kalbin o vuruşları doğaldır... Onun içindir ki dinlememiz gereken ses odur... yüreğiniz size yol gösterdikçe doğru yolda ilerlersiniz... Vazgeçmeyin kalbinizin sesine uymaktan vazgeçmeyin...
Ve hep kalbinin sesini duyduğunuz işittiğiniz kişinin göğüs kafesinin altın dan gelen sesini dinleye bildiğiniz kişinin yanın da olun... yaşam... ne kadar doğalsa o kadar güzeldir...
Ve... Kalp sesi en güzel sestir.
ÇağlayanB.

27 Mayıs 2013 Pazartesi

BİRİNCİ...



  • Katıldığı şiir yarışmasın da önce okulun da ardın dan da il genelinde 1. olan,  ben den bile yakışıklı olacak sevgili oğlum... 

Bu gururu yaşattığın için çok teşekkür ederim.
ÇağlayanB.

26 Mayıs 2013 Pazar

VE ÖLÜR AŞK ...

Hiç bir aşk tek başına büyümez ve tek başına yaşanmaz... Zaten tek başına yaşanan aşk değildir... O başka bir şeydir.
Çünkü güzel olan beraberce yaşanan beraberce üretilen sevgidir...
Ve AŞK güzel olmayı hak eder...
Aşkınızla ne kadar ilgili, aşkınıza ne kadar özenli olursanız, aşkınız o kadar  büyür, güzelleşir ve yaşar... Aşkın gıdası ilgi ve özendir.
Tepeden bakılmayı, ilgisizliği, özensizliği, öncelik sıralamasında gerilerde kalmayı kabul etmez aşk... Böyle olduğun da; Beslenemez...
Ve ölür AŞK.
ÇağlayanB.

21 Mayıs 2013 Salı

Futbol, Fiesta, Festival Ve ACI


Bir haftayı geçti reyhanlıda patlama olalı bilenler bilir aslen Hataylıyımdır… Bizim Hatay da bir laf vardır “Yiğit harpte, dost dertte, olgun adam hiddette belli olur” diye onun için sinirle bir şeyler demeyeyim diye sustum… Biraz beklemek istedim hem eş dost akrabadan haberleri tamamladım… bizim aşiret biraz kalabalıktır. Öyle bir günde herkes den haber alamazsın. Hele ki iş kız alıp vermeye girdi mi hısım bayağı boldur… Kan bağım olan kimsede bir şey yok ama kan bağım olanların yakınlarından can kaybımız da yaralımızda var…
Halamın kızlarından birinin eşi olan benimde çok sevdiğim bir eniştemle konuştum…  Bende yeri biraz ayrıdır. Baba mı kaybettiğim yıllarda bir ağabey gibi bana kanat germiştir. Derdim var desem ama maddi ama manevi ama tüm itibarı ile çözmeyi görev edinir. Sizlerin buralarda anlayamayacağınız kadar kalabalık bir aşirettir, onun ailesi. Abi inşallah sizlerde acı bir haber yoktur dedim.  Demez olaydım amcamın kızını kaybettik aşiretten de 7 yaralımız var 2 si ciddi dedi. Sustum sustu…
Sonra
Basın sustu, sen de sustun, herkes sustu…
Basın yine konuştu, sen yine konuştun, herkes konuştu… Peki neyi konuştu…
Derbiyi  konuştu;
 Fenerbahçe Kadıköy de yine Galatasaray ı yenmişti 15 yıldır cinbom Kadıköy de maç kazamıyordu… Galatasaraylı topçular yenildikleri maçın ardından sahanın ortasın da anlamsızca tribünleri kışkırtmaya yönelik kutlama yapmıştı. Galatasaray 19. Şampiyonluğunu kazanıp fenerin 1 fazla ile önüne geçmişti.
Evet yukarda ki paragrafı canlı yayınlar da saatlerce yetmedi günlerce izledik. Sen günlerce bu maçı konuştun… Herkes günlerce bu maçı konuştu…  Ve bir de kimin eli kimin kıçın da dizilerini
Ve aklıma elbette Portekiz i 40 yıl “3F” ile yani “Futbol, Fiesta ve Festival” ile yöneten diktatör  Antonio De Oliviera Salazar geldi. Zaten bu, Onun kendi itirafıydı. 3F ile ülkeyi yönettiğini de söyleyen ta kendisi idi.
Sonra Berhan Şimşek in yaklaşımı aklıma geldi… O nun bu 3f ye bakışı adlandırışı biraz farklıdır… Çoğunuz bilmez  Berhan Şimşek sinema sanatçısıdır ama eski bir futbolcudur da ve derki “aslın da futboldan uzaklaşmam birazda faşizmin futbolla olan ilişkisidir” Ona göre; Faşizmin yaşamasını kolaylaştırıcı unsurlar futbol ve fahişeliktir. Bu iki f ile uyutulup oyalanan toplumlar kolaylıkla faşizmle yönetebilirler.
Evet  Reyhanlı da ne acılar çekiliyor haberdar mısınız? Kaç can öldü biliyor musunuz? Hoş görünün  merkezi Hatay ın Beyrut a benzetilmeye çalışılmasından haberdar mısınız?
Neyse Olgun adam hiddette belli olurmuş susayım ben…
ÇağlayanB

18 Mayıs 2013 Cumartesi

BİR KİTAP İÇİN HEYECANLANMAK!


Elime aldığım bir kitabın beni heyecanlandırdığı olmuştur... aslın da onlara heyecan demek pek doğru olmaz...
Elime aldığım için çok sevindiğim merak ettiğim kitaplar olmuştur... sevdiğim bir insanın okuduğu kitabı sonra benim de okumam da beni sevindirmiştir zaman zaman... Ama Elime bu kitabı almak beni gerçekten heyecanlandırdı. Sonuçta her gün elinize bir arkadaşınızın kitabı geçmiyor...
Sevgili Ebruli nin kitabını elime almıştım...
Açık konuşayım okumak için çok heyecanlıydım ama hiç aceleci değildim... hatta başlamak için bir kaç gün bekledim... Elimde okuduğum bir kitap vardı... bitirmek üzereydim. Aynı anda iki kitap okuyor olmak istemedim...
Halbuki... bu titizliğe hiç gerek yokmuş... Ebru'nun kitabına başlar başlamaz takıldım kaldım beni içine çekti yazdıkları...sıcacık bir hikaye ile karşılaştım. tıpkı kendisi gibi samimi, içten ve sıcacıktı okuduğum satırlar... elimden bırakmadan bir solukta okuyup bitiriverdim. Yani aslında boşuna titizlik yapmışım geç başlamakta iki kitabı aynı anda okumayayım diye başlamamıştım. Halbuki Ebru'nun kitabına başlayınca başka bir kitap okuyamıyorsunuz.
Başladığınız andan sonuna kadar keyifle okuyacağınız bir kitap. Daha doğrusu bir çırpıda okuyacağınız sıcacık bir hikaye bekliyor sizi "BİR ERKEK ÖLÜYOR BİR KİTAP DOĞUYOR" da. Sonra mı sonrası zaten şiir tadında.
Ellerine kalemine sağlık Ebru umarım yazma yolculuğun nice kitaplarla devam eder umarım onları da yine bir çırpıda okurum.
EBRU'ya Not: o hikaye esnasın da  " The Abuk Subuk Songs" cd si ile eşsiz espri anlayışını da açık etmişsin.
ÇağlayanB.

14 Mayıs 2013 Salı

YAKIŞIKLI HİKAYE...!




Sen,

Benim,
güzel ellerimden,

Yakışıklı bir hikaye yaşadın.

İşte...
Hepsi... bu...

ÇağlayanB

11 Mayıs 2013 Cumartesi

Bir erkek ölüyor bir kitap doğuyor...Ebru EREM namı diğer " EBRULİ"


Sevgili dost,“Ebru EREM” 
Ben deki ismi kısaca “ebruli” çok uzun değildir mazimiz ama yinede 5-6 yıla dayanan bir geçmişimiz vardır O’nun hakkın da bir şeyler demem gerekirse iyi ki tanımışım dediğim insanlardan biridir… akıllı zarif kültürlü neyse biraz argoya kaçsın söyleyeceklerim 10 numara diyebileceğiniz nadir insanlar dan biridir. Benim de övünerek gururla O’nu çok iyi tanıyorum diyeceğim O’nun arkadaşı olmaktan övünç ve gurur duyduğum bir insan….
Ve bir süre önce ondan aldığım bir haber var bir kitap yazdığı…  Ebruli’nin yazdığı kaleme aldığı bazı yazılarını denemelerini okuduğum için bir kitap çıkarmasına şaşırmadım belki de geç bile kaldı… 
Ben sevgili Ebruli’nin kalemine de en az ona güvendiğim kadar güvenirim. O nedenle sevgili arkadaşlarım Ebruli’nin yazdığı kitabı okuyunuz edininiz. Kesinlikle keyif alacaksınızdır… Bu arada bana imzalı kitabını yollayacak sözü var O sözünü tutar…
Kitabı edinip Ebru’ya imzalatmak isteyen arkadaşlarım benimle irtibata geçebilir söz Ebru’ya imzalatırım…  Bilirsiniz ben de bir söz verirsem tutarım… 
Bu kitabı edinin okuyun keyif alırsınız
Tüm dostlarıma ayrıca kitap dostlarına tavsiyemdir... 
ÇağlayanB
NOT: kitabı http://www.kitappazaryeri.com/bir-erkek-oluyor-bir-kitap-doguyor.htm adresin den edine bilirsiniz....

8 Mayıs 2013 Çarşamba

AKILLI KADINLAR NEDEN HEP YALNIZDIR... !



Geçenlerde bir arkadaşımın bir yazısını okudum; "akıllı kadınlar neden hep yalnızdır" diye "kadınca" bir sorgulama yapmıştı. Evet o bir tezdi. Ama bende de tezin antitezi mevcut buyurun yeni polemik konumuza... 
Akıllı kadınlar neden hep yalnızdır?
Evet tüm kadınlar akıllıdır. Hemen hepside ortalama erkek zekasının üstünde bir akla sahiptir. Ama kadınlar zekaları ile duyguları arasında denge kurmayı beceremezler. İşte bu nedenle kompleks ve kapristen kurtulamazlar. Yaşamlarını komplekslerinin bir kısmın dan arındırmayı becerseler de kapristen arınmaları hiçbir zaman mümkün olmaz. 
Hep bir beyefendi ile birliktelik kurmak istediklerini söyleyip ardından da İbrahim Tatlıses modeline yönelirler. İlla kendilerine eziyet edecek hatta şiddet uygulayacak aldatacak kıskançlık krizleri ile olay çıkaracak ama bunların hepsini yapacak ve sonrada yaptıkları için ağlayacak erkeği tercih ederler. Yani dileri söylemleri hep ideal olanı söylerken yaşamlarında bunlara yer vermeyeceklerdir.
 
Kadınlar hep ayakları üstünde durma hayali kurup sonrada illa kendilerini taşıyacak erkek arayacaklardır. Aslın da kendi ayakları üstünde durmak konusunda bir eksiklikleri yoktur bunu becerirler de ama bu zekaları sonucu başaracakları eylemi duyguları ile sallantıya sokuverirler. Kadınlar becerikli yaratıklardır. Sorun yaratma güdüleri yüksektir çözüm güdüleri ise tektir. Yani o an kendilerini iyi hissettirecek çözüm ne ise odur. Ama sadece “O AN” Kısacası işine gelen çözüm, ANLIKTIR.
Bizim kadınlarımız “ beyefendi” ararlar.
 
Ama kendinden emin donanımlı beyefendi erkek ten korkarlar hatta yakışıklısın dan da hele hepsi bir arada ise korku dağları aşar. Gerçekte bazı öğretilmiş değerleri aşmış erkek onu korkutur. Çünkü bu erkek diğer kadınlar tarafından beğenilen ilgi çeken erkek tir. Aldatılmaktan korkmaz kadın zaten ona öğretilen erkeğin aldatacağıdır. “erkeğin elinin kirdir” bunu duymuş bunu işitmiş bunu öğrenmiştir. Korkusu aldatılmak değildir. Aldatan erkeğin bir gün tekrar dönmeyeceği ihtimalidir. Yoksa aldatılmak değildir korkuları. Aslında aldatma konusunda da erkeklerden hiç aşağı kalmazlar. Her konuda olduğu gibi o konuda da becerileri yüksektir. Halbuki aşkı, sadakat olarak algılayan erkeklerde oldukça çoktur. Kadınlarımız evdeki erkeği donanımlı yakışıklı kibar erkekle gözünü kırpmadan aldatır. Ama hiçbir zaman böyle bir erkekle yaşam paylaşma hayali kuramaz kurar da cesaret edemez, etse de yürütemez. Bu adam onu terk eder korkusu vardır içinde halbuki kadın terk edilen değil terk eden olmalıdır. Kadın bu adamı terk etmekte istemez aslında. Ancak kaprislerine ve komplekslerine yenik düştüğü anlarda gitmesini söyler veya gideceğini söyler. Yani kadının tipik enfeksiyon hallerinden biridir. Ve adam bir gün çeker gider. Çünkü onun için neleri geride bıraktığı değil yeniden neleri kurabileceği önemlidir. Onun için yeniden bir şeyleri inşa etmek güç değildir. O sadece ceketini alır çeker gider. Halbuki öğretilere takılı kalmış kadınlarımızın her zaman tu kaka dedikleri fakat hep yaşamlarına aldıkları… hani kendilerine her türlü eziyeti yapacak adam ayrılmayı da kabul etmez kadından. Ama kadın illaki ayrılacaksa tek çaresi vardır. Kendi bavulunu alıp gitmek
 
İdeal erkek için yaşamındaki kadın muhakkak önem bir şeydir. Fakat o kişinin hayatından çıkması gerektiğinde de çıkabilecek adamdır. İşte mevzu buradadır. Kadın ideal olanı ister fakat yaşamına sokamaz gidilmesi gerektiğinde o adam çıkar gider. Ama yaşamına aldığı diğer erkekle de mutlu değildir.
Kısacası akıllı veya değil kadın hep yalnızdır.
ÇağlayanB.

3 Mayıs 2013 Cuma

PEKİ YA SEN KİMSİN ?



Adam gibi adamımdır yalanım dolanım yoktur yalan üzerine kurgulamam yaşamımı hele sahtekarlık yanımdan geçmez ayrıca kimseye zorla bir şey yapmam…
Sevmediğim tipler de mevcuttur… Onlarla muhatap olmam çıkar için ona buna eğilmem yağdanlık olmam Aslın da bayağı düz bir adamımdır…
Dostlarımla şakalaşırım dostlarımla eğlenirim…  İş ten dolayı ilişki içinde olabileceğim sevmediğim birini özel yaşantıma sokmam
Adap ve edep nedir bilirim saygıyı da iyi bilirim sevgiyi de
Zeki adamımdır ortalama zekanın üzerinde bir zekaya sahibimdir,  ayrıca zekamı kullanabildiğim için de akılı bir insanımdır.
Aşkın ne olduğunu da bilirim… fedakarlık gerektirdiğini de bilirim, ne kadar kutsana bileceğini de bilirim, nerede vazgeçileceğini de…
Hem okurum hem yazarım… donanımlıyım dır. Hatırı sayılır bir genel kültürüm vardır.
Gerçekten tutarlı adamımdır. Benim için doğrular duruma göre veya işime geldiğine göre değişmez…
Ve ben düşmanıma bile tuzak kurmam…
Hep söylediğim bir lafım vardım…
“Bana güven mi yorsan suç bendedir” diye
Halbuki kinaye yaparım… bilirim ben “Kendine güveni olmayanların başkalarına da güveni olmadığını”

Ben buyum! Peki ya, sen kimsin? veya siz kimsiniz?
ÇağlayanB


1 Mayıs 2013 Çarşamba

AŞK GERÇEKTİR...

Geçenlerde bir dostumun yazısını okudum… 
Evet aşk tan dem vuruyordu aşkta hayal edilen ilgiden coşkudan bahis geçiyordu. Bazı örneklerden de bahsetmişti. Kadınların beklentisinden umut ettiklerinden... Elbette kadınlar ile biz erkeklerin algıları ve bakışları farklılıklar gösterir… İşin doğasında var bu çünkü biz erkeklerle siz kadınların genetik kodları farklıdır… hatta biz erkekler erkek erkeğe söyleşirken siz kadınların genetik kodların da tanrının kasıtlı olarak hata yaptığını Havva anamızın uzattığı yasak elmayı aşk uğruna yiyerek yalnızca cennetten kovulmak la kalmayıp… bir ömür boyu bu hatalı genlerin sonuçlarına da katlanmak zorunda kaldığımızı bile dile getiririz…
Evet aşk gerçektir ve bir İDDİA dır… Evet bizlerin ve sizlerin ortak yanları da çoktur… her şeyden önce hepimiz insanız yani GERÇEĞİMİZ bir. Hepimizde aynı hayalin peşinde koşarız MUTLU olmak. Ancak bu basit kodlama hatalarımız bizleri mutsuz etmeye yetebilir.
İlk gençlik yıllarımdı babamı kaybetmeden birkaç yıl evveldi. Sanırım orta son öğrencisiydim. Eve oldukça asık bir suratla girmiştim… babam benim suratımda ki ifadeyi görünce seslendi… Ne oldu suratın dan düşen bin parça diye. Yok bir şey demiştim ama ardı kesilmedi…Ne oldu LANNNNN. ( Ha sakın yanlış anlaşılmasın öyle kaba saba bir adam veya bir küfürbaz hiç değildi. hatta gayet medeni gayet kibar adamdı hatta bu nedenle annemin bazı arkadaşlarının anneme gıpta ile baktıklarına bile tanık olmuşumdur. ama bazen sevgisini ve coşkusunu böyle basit argolarla bütünleştirir di. Sonuçta O bir erkek ti. ) ya baba ya ben bu kızları anlamıyorum diye konuyu özetlemiştim kendisine. Hiç beklemediğim bir cevap geldi Bak oğlum Ben 20 yıldır annen le evliyim ve hala onu anlayamıyorum. Ama kabul ediyorum… Sevmek böyle bir şey olduğu gibi kabul edebilmek… Basit değil mi? Ama oldukça doğruda… Acımasız olmaya gerek yok. Bir insanı değiştirmeye kalıplara sokmaya uğraşmanın manası da yok. Elbette bizim için kadınlar daha fazla itina gösterilecek varlıklardır. Elbette onlara daha dikkatli daha nazik olmaya özen göstermeliyizdir. Bir kadına kadın olduğunu hissettirmeliyizdir. Ama elbette ki bizlerde bizim size göstereceğimiz kadar olmasa da sizden en azın dan adabı muaşeret kuralları için de davranış bekleriz. Sevgili bayan dostlarım biz erkekler biraz daha net yaratıklarızdır size göre. Biz erkekler yan yana geldiğimizde bir arkadaşımızın üzerinde beğenmediğimiz. bir kıyafeti olduğun da ona nerden aldın bunu yakışmamış sana deriz ve bir birimize kırılmayız. Yani siz bayanlar gibi birbirimizin yüzüne ne kadar şık olduğunu söyleyip o arkadaşımız masadan kalkınca da arkasın dan bu da hiç giyinmesini bilmiyor gibi bir cümle kurmayız. Ve yine biz erkekler sessizce kapadığınız kapının kapandığını anlayabiliriz. İla ki Bir kapıyı kapattığınızda kapının kapandığını anlamak için ses gelmesine ihtiyaç duymayız. Ayrıca kadınlarımız da lütfen şunu unutmasın ne aşk ne de hayat bir Türkan Şoray film i değil yani kimse güneşlendiğiniz teknenin üstüne gelerek helikopter den aşağıya gül dökemez... İmkansız bu çünkü bu denendiğinde olacak olan pervanenin rüzgarıyla güllerin oraya buraya savrulmasıdır.. Evet aşkı ve gerçekliğini anlamak için modern zamanların filmlerinde görülen şehir efsanelerine ihtiyaç yoktur… Aşk zaten başlı başına bir EFSANEDİR ve aşk GERÇEKTİR…. Düşüne biliyor musunuz şu duygunun yoğunluğunu Nazım ın mısralarında sanırım Piraye ye yazmıştı ….Senin adını tırnaklarımla kazıdım saatimin kayışına….. yada Attila İlhan ın mısraları ….. içimi seninle ısıtıyorum…… ve bunların hepsini yazan da erkek ne hikmetse… Sanırım biraz ozan gibi düşünmeli sanırım biraz içimize ozan coşkusu katmalıyız. Sanırım O büyük ustayı Nazım ı bir kez daha yad etme zamanı geldi…
Tahir olmak ta ayıp değil Zühre olmakta 
Tahir hiç sevmeseydi Zühre yi yada Zühre hiç sevmeseydi Tahir i
Tahir ne kaybederdi Tahir liğinden yada Zühre ne kaybederdi Zühre liğinden 
Tahir olmakta ayıp değil Zühre olmakta
Hatta sevda yüzünden ölmekte ayıp değil.
Aşk Gerçektir. Aşk …… Aşk hepimizin yakalanması gereken ve tedavi edilmemesi gereken bir hastalıktır… Aslında biraz gayretle biraz umarsız biraz daha doğal olmayı becerip bu harcın içine hoş görüyü kattık mı… sanırım daha coşkulu duyguları yaşayabiliriz… Ve Woody Allen in dediği gibi İnsanlar tercihleri ile yaşar. Yani hayatı ve aşkı yaşamak için içiniz kaynarken ya kendi çelişkilerinizle boğuşup yaşamınızı onun ve kendiniz için güçleştirir. Yada az biraz gayretle ………… aşk gerçektir sevgili dostlarım…….. her ne kadar alem biraz sanal olsa da aşk gerçek tir ve buna sizlerin de bizlerinde ihtiyacı vardır. Sadece size değil hepimize coşkulu aşklar diliyorum . Aşk GERÇEKTİR…….
Aşk 
GERÇEKTİR.
Unutmayın yaşadıklarınızın sanal olduğunu düşünüyorsanız.
Sanal olan AŞK 
Değildir.....
  ÇağlayanB 

26 Nisan 2013 Cuma

BAZEN !


Yazmakta yetmez
                           bazen ...
konuşmakta yetmez
                           bazen ...
ve içini kemirir kemirir...
kelimelerinin bitişi.
ÇağlayanB.


13 Nisan 2013 Cumartesi

KAYBOLMAK İSTİYORUM...

Bazen hiç tanımadığınız birine içinizi dökmek istersiniz... ama hiç tanımadığınız birine... hatta bu öyle biri olmalı  ki bir daha karşılaşmayayım bir daha hiç görüşmeyeyim dersiniz...
Öyle bir andır ki o, Sizi her şeye her yere yabancılaştırmıştır...
Aslın da hiç tanımadığınız bir yerde kaybolmak istiyorsunuzdur...
        kaybolmak istiyorum...
        gitmek istiyorum...
        bilmediğim diyarlara...
        tanımadığım yerlere  tanınmadığım yerlere...
ÇağlayanB

     

8 Nisan 2013 Pazartesi

KEMAN ve AŞK ...

Keman çalmakla aşk yaşamak arasın da ilginç bir benzerlik var...
Keman çalmayı bilmeyen o müzik aletinden inanılmaz kötü sesler çıkarır ortada melodi müzik diye bir şey olmaz halbuki o enstrüman çalmayı bilen kişinin elinde notalardan oluşan harika melodileri size dinletir...
Ve aşk,
sevmesini bilenle muhteşem bilmeyenle ise sadece yazık oluyor...
ÇağlayanB

31 Mart 2013 Pazar

İÇ İÇE

Belki hepsi...
Belki hiç biri...
Gerçekler...
Uydurulmuş hikayeler...
Hepsi iç içe

ÇağalayanB

8 Mart 2013 Cuma

ya “KEZBAN” deriz ya da “İŞ”


Çok kolay yaftalarız sizi, hem de hiç tanımadan yaftalarız eteğinizin boyuna  saçınızın şekline gülüşünüze göre bile yaftalarız. Ya “KEZBAN” deriz ya da “İŞ”  hatta daha da ileriye gittiğimiz de çok sık olur…
Şiddet uygular, taciz ederiz… Hatta tecavüze uğradığınızda bile size hesap sorarız! Tecavüze uğramak için Neden tahrik ettiğinizi sorarız ya da tecavüze uğrarken neden yeterince bağırma dığınızı sorarız…
Ve en çok sizi en çok koruması gerekenlerden şiddet görürsünüz… eşinizden, sevgilinizden, aile bireyleriniz den
Ve hep unuturuz aslın da bizi DOĞURANIN DA BİR KADIN olduğunu…
VE şimdi;
DÜNYA EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜZ KUTLU OLSUN…
ÇağlayanB
.

5 Mart 2013 Salı

ŞÜPHE


Şüphe…  diye bir şey var.
Ben pek sevmem hatta ne yalan söyleyeyim hiç sevmem içime düştüğün de acayip huzursuz olurum. Ve ben şüphelerimi ispatlamaya da uğraşmam… Bu da bana çok manasız gelir! Çünkü, sebepsiz bir nedenle insanın içine şüphe düşmez…  Güveni kaybetmeye neden olan bir şey vardır muhakkak… Bu basit bir yalan da olabilir? “zaten yalan basittir”  Bu basit şey en önemli şeylerden birini, güveni yok etmeyi becere bilir…
Güveni yitirdiğimizde içimizdeki şüphe büyüdüğün de karşımızda ki kişinin yeri konumu önemi tamamen değişir…  Güven duyulan kişi birden bire şüphe duyulan kişi olunca şüphelerin doğruluğunu ispatlamaya uğraşıp zehir hafiyelik  yapmaya  yada paranoyak davranışlar göstermeye gerek yoktur bence.
O nedenledir ki, Sevgili okur;  Naçizane tavsiyemdir.  Sana güvenene yalan söyleme… Yalan söyleyene de sakın güvenme.
Bence olay aslında bu kadar basit.
ÇağlayanB.
.

28 Şubat 2013 Perşembe

ÇOK ÇEKİCİ SİNİZ


Biz küçük iken küfür etse idik kesin ağzımıza biber sürülürdü... Küfretmek ayıptı. Bildiğiniz AYIP. Hiç hoş karşılanmazdı... Hoş halada çok hoş karşılandığını düşünmüyorum ama küfür edenler sanki çoğaldı.
Daha doğrusu artık kadınlar kızlar da bu küfürlü konuşma furyasına katıldı.
Hani bu arada bir sinirden ağzın dan kaçırmak değil... bildiğin konuşma tarzı küfürlü konuşma tarzı. Bu kadar küfürlü konuşunca bu kızlar daha çekici falan olduklarını mı sanıyorlar? Yada neyi ispat ettiklerini düşünüyorlar erkek egemen topluma baş kaldırdıklarını falan mı sanıyorlar?
Anlamış değilim!
Eğer çekici falan olduklarını sanıyorlarsa kesin aldanıyorlar çekici değil ama itici olmayı başarıyorlar... konuşmayı bilmeyen bir kadın çekici olabilir mi? Zarafetten nasibini almayan kadın çekici olabilir mi? Erkek egemen topluma başkaldırı ise bu? Bence o da değil erkeklerde daha çok görülen kötü bir davranışa daha çok pirim vererek erkek egemen topluma başkaldırılmaz...
Bu şekilde erkek hegemonyasına katkı sağlarsınız.
Arada bir ağzınızı bozmanız dan bahsetmiyorum ama sürekli o şekilde konuşan kadınlar gerçekten çok itici siniz.
Ve elbette KÜFÜR EDEN BİR KADIN DAN DAHA İTİCİ OLAN BİR KADINA KÜFÜR EDEN ERKEKTİR.
Diye düşüyorum sevgili okur ...
ÇağlayanB